Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) Genel Müdürü Senem Başyurt, “Her çocuğun en temel haklarından biri olan erken çocukluk eğitimi, nitelikli, yaygın ve ücretsiz olmalı. Son yıllarda 5 yaştaki okullaşma oranının yüzde 87’ye ulaşması olumlu bir gelişme olsa da, 3-4 yaşta bu oran halen oldukça düşük. Her çocuğa eşit bir başlangıç sunmak için bu oranları çok paydaşlı bir işbirliğiyle çok daha üst seviyelere çıkarmalıyız” dedi.
Tam 30 yıldır her çocuğun güvende, sağlıklı, mutlu ve öğreniyor olması için bilimsel temelli programlar geliştirip uygulayan Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV), yeni eğitim öğretim yılının başlaması vesilesiyle erken çocukluk eğitiminin önemine dikkat çekti. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) verilerine göre 5 yaşta okullaşma oranının yüzde 87’ye ulaşmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendiren AÇEV, 4 yaşta yüzde 41.37 ve 3 yaşta ise yüzde 16.85 olan okullaşma oranının halen oldukça düşük olduğunu da vurguladı. Aynı zamanda Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyesi 41 ülke arasında, Türkiye’nin 3-5 yaş grubunun eğitime katılımında 40. sırada yer aldığının da altını çizdi.
‘Erken çocukluk eğitimi, nitelikli, zorunlu ve ücretsiz olmalı’
AÇEV Genel Müdürü Senem Başyurt, erken yaşta eğitimden uzak kalmanın çocuklar üzerinde telafisi mümkün olmayan etkileri olduğunu vurgulayarak, “Her çocuğun en temel haklarından biri olan erken çocukluk eğitimi, nitelikli, yaygın ve ücretsiz olmalı. Son yıllarda 5 yaştaki net okullaşma oranının yüzde 87’ye ulaşması olumlu bir gelişme olsa da 3-4 yaşta okullaşma oranı halen çok düşük. Bu oranların niceliksel olarak artırılması için kamu ve yerel yönetimlerle işbirliği içinde, ihtiyaca yönelik farklı modeller ve sistemler geliştirilebilir. Ayrıca eğitim kalitesinin bilimsel temeller doğrultusunda daha nitelikli hale getirilmesi de çok önemli” dedi.
‘Ücretsiz okul yemeği çocukların gelişimi için çok önemli’
Başyurt, tüm dünyada ve ülkemizde yaşanan ekonomik krizlerin erken çocukluk çağındaki çocuklar üzerindeki etkilerine de dikkat çekti. PISA verilerine göre, Türkiye’de her beş öğrenciden birinin yiyecek parası olmadığı için okulda aç kaldığının görüldüğünü kaydetti ve ekonomik krizlerin çocuklar üzerindeki en önemli etkilerinden biri olan beslenme sorunlarını şöyle değerlendirdi: “Özellikle de erken çocukluk döneminde sağlıklı ve dengeli beslenme çok önemli bir rol oynuyor. Fakat ekonomik krizin yarattığı sonuçlar, çocukların gelişimini tehdit edecek beslenme eksikleri yaratıyor. OECD verileri de bize bunu söylüyor. Bu gelişimsel eksiklerin oluşmaması için, çocukların sağlıklı ve dengeli beslenebilmeleri, gelişimleri için ihtiyaç duydukları doğru besin ögelerini alabilmeleri amacıyla ücretsiz okul yemeği verilmeli. Çünkü bu dönemde yaşanan ve telafisi mümkün olmayan gelişim kayıpları, ders başarılarından iyi olma hallerine kadar çocukları pek çok açıdan etkiliyor.”
‘Okullar fiziksel imkânlar ve hijyen açısından da çocuklar için güvenli ve sağlıklı alanlar sunmalı’
Okulların çocuklar için yalnızca bir eğitim ortamı olmadığını vurgulayan Başyurt, “Günlerinin büyük bir kısmını geçirdikleri okullarda çocukların güvenli ve sağlıklı olabilmeleri için fiziksel koşulların, okul ve sınıf ortamlarının okul öncesi eğitimdeki alanyazına uygun standartlar doğrultusunda hazırlanması; okullardaki temizlik ve hijyen koşulları için gerekli önlemlerin alınması çocukların çok yönlü gelişimlerinin desteklenmesi açısından çok önemlidir” dedi.
‘Çok sektörlü, çok paydaşlı bir iş birliği mekanizmasına ihtiyaç var’
Başyurt,sözlerine son verirken “Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ekonomik krizlerin çocuklar üzerinde yarattığı olumsuz etkileri gidermek için çok sektörlü ve çok paydaşlı, uzmanlardan ve taraflardan görüşler alınarak geliştirilmiş bir iş birliği mekanizmasına ihtiyaç var. AÇEV olarak erken çocukluk alanındaki 30 yıllık birikimimiz ve deneyimimizle bu iş birliğine katkı sunmaya, destek olmaya her zaman hazırız” çağrısını yaptı.