“Kök Hücre, Eksozom ve Somatik Hücre Uygulamalarında Güncel Yaklaşımlar” sempozyumunda konuşan Liv Hospital Rejeneratif Tıp ve Kök Hücre Merkezi Direktörü Prof. Dr. Erdal Karaöz, kök hücre tedavilerinde umut verici sonuçlar alındığını belirtti. Prof. Dr. Karaöz, “Seçilmiş hastalarda doğru hücrelerde doğru ellerle uygulama yapıldığında ve doğru rehabilitasyon uygulandığında, erken dönemdeki hastalıklarda yüz güldürücü sonuçlar elde edilebiliyor” dedi.
Liv Hospital tarafından düzenlenen “Kök Hücre, Eksozom ve Somatik Hücre Uygulamalarında Güncel Yaklaşımlar” sempozyumunun 2’ncisi Gaziantep’te yapıldı. Liv Hospital Rejeneratif Tıp ve Kök Hücre Merkezi Direktörü Prof. Dr. Erdal Karaöz’ün katılımıyla gerçekleşen sempozyuma, Gaziantep ve bölge illerden çok sayıda hekim katılım gösterdi. Etkinlikte, somatik hücre ve eksozom tedavilerinde gelinen aşamalar değerlendirildi. Programda konuşan Prof. Dr. Karaöz, kök hücre tabanlı hücresel tedavilerin Sağlık Bakanlığı onayı alınarak uzman ellerde ve laboratuvarlarda yapılması gerektiğinin altını çizdi.
“Umut verici sonuçlar alıyoruz”
Tıbbın tedavi edemediği bazı hastalıklarda son yıllarda kök hücre tabanlı hücresel tedavi yöntemlerinin hızlı bir gelişme gösterdiğinin, bu kapsamda gelinen aşamaların öncelikle hekimlere anlatılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Karaöz, “Bu ikinci bölgesel toplantımız. Bölgelerimizdeki hekimleri bilgilendirmek amacıyla öncelikle Gaziantep’teyiz. Son yıllarda kök hücre tabanlı hücresel tedaviler, tıbbın tedavi edemediği bazı hastalıklar için oldukça gündemde. Son 10 yıldır hastanemizde kurguladığımız merkezde üretilen hücresel ürünlerle birçok hastaya Sağlık Bakanlığı’ndan onay alarak kök hücre tabanlı hücresel tedaviler uyguluyoruz” dedi. Prof. Dr. Karaöz, kök hücre tabanlı hücresel tedaviler konusunda 11 yıldır çalışmalar yaptıklarını ve alınan sonuçların umut verici olduğunu belirterek, “Kök hücreler neden önemli? Tıbbın bazı hastalıkları tedavi edemediğini hepimiz biliyoruz. Özellikle ‘Nörodejeneratif Hastalıklar’ dediğimiz hastalıklar da bu hastalıklardandır. Bunlar daha çok merkezi sinir sistemini ilgilendiren hastalıklar. Örneğin Alzheimer, Parkinson, MS hastalığı, Otizm, Serebral Palsi gibi hastalıklara tıbbın kesin çözümü bulunmuyor. Bu hastalıkların ortak bir karakteristiği; ilgili oldukları organlardaki hücreler ölüyor ve bu hücreleri yerine koyacak henüz bir teknoloji bulunmuyor. Bir ameliyat ya da cihaz da yok. Ülkemizde ve dünyada son 30 yıldır bu ölmüş hücrelerin yerine nasıl yeni hücreler koyarız ya da ölmüş hücrelerin bulunduğu doku ya da hücreleri nasıl tedavi ederiz? sorusunun cevabını arıyoruz. Bizler de yaklaşık 11 yıldır hastanemizde kurduğumuz merkezimizde birçok klinik faz çalışması yaptık. Bakanlıktan onaylar alarak uygulamalar da yapıyoruz. Sonuç gerçekten umut verici. Bunun altını özellikle çizmek istiyorum. Seçilmiş hastalarda doğru hücrelerde, doğru ellerle uygulama yapıldığında ve doğru rehabilitasyon uygulandığında, erken dönemdeki hastalıklarda yüz güldürücü sonuçlar elde edilebiliyor” şeklinde konuştu.
“Etik dışı uygulamalara dikkat!”
Kök hücre tedavilerin etik dışı uygulamalarının da mevcut olduğunu belirten Prof. Dr. Karaöz, “Bu bağlamda hem ülkemizde hem de dünyada etik dışı uygulamaları da görüyoruz. Bu yüzden bölgesel toplantılarımızda önce hekimlerimizi daha sonraki aşamada da halkımızı bilgilendirmemiz gerekiyor. İstismara açık bir konu ve özellikle boşa umut vererek gerek hastaların gerekse ailelerin hem maddi hem manevi kayıplarına sebep olunabiliyor. Bu çalışmalar, Bakanlığın onay verdiği birimlerde ya da laboratuvarlarda uzman kişiler tarafından yapılmak zorunda. Ancak bunun dışında eylemleri de ne yazık ki görüyoruz. Modern tıbbın geleceğini kök hücre tabanlı hücresel tedaviler, nano teknoloji, doku organ mühendisliği ve gen tedavileri olarak dört ana başlıkta toplayabiliriz” diye konuştu