Atilla ÇİLİNGİR


10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (12)

10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (12)


GEÇMİŞTEN, GÜNÜMÜZE ON'ARLI  YILLARIN İZLERİYLE TÜRKİYE… Unutturmamak için yazdım,         unutulmasın o yıllar..! 1950'li yıllar…

... dünden devam

Kore anlaşmazlığı; 25 Haziran 1950 sabahı, Kuzey Kore'nin, Güney Kore askerlerinin 38'nci paralel boyundaki sınırdan ileri geçtik-lerini öne sürerek, sınırı teşkil eden 38'nci paralel boyunca saldırıya geçmeleriyle sıcak savaşa dönüştü.

Bu durum karşısında Amerika'nın isteğiyle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 25 Haziran 1950'de toplantıya çağrıldı. Güvenlik Konseyi Kuzey Kore'nin, Güney Kore'ye saldırmakla barışı bozmuş olduğuna karar verdi.

Birleşmiş Milletlerin saldırıyı durdurmak ve anlaşmazlığı barış yoluyla çözmek amacıyla yaptığı girişimleri hiçe sayan Kuzey Kore, taarruzu başlatarak Seul'u ele geçirdi. Bunun üzerine 27 Haziran 1950'de BM, üyelerini Güney Kore Cumhuriyeti'ne yapılan saldırıyı karşılama ve bu bölgedeki milletlerarası barış ve güvenliği geri getire-cek yardımlarda bulunmaya çağırdı.

Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu on altı devlet, BM'in bu çağrısına cevap verdi ( BM' in yapmış olduğu bu çağrı, dikkate alına-rak TBMM'nin 30 Haziran 1950 tarihli oturumunda gündeme getirile-rek kabul edildi…) ve bu devletlerin gönderdiği yardımlardan Birleş-miş Milletler Kuvvetleri teşkil edildi. Kore'deki BM Kuvvetlerinin Başkomutanlığına 24 Temmuz 1950'de Amerikalı General Douglas Mc Arthur atandı.

Türkiye, Güvenlik Konseyi'nin bu konuda aldığı bütün kararla-rı memnunlukla karşıladığı gibi, Kore'de Birleşmiş Milletler Komu-tanlığı kurulduktan sonra da 25 Temmuz 1950'de bu komutanlığın emrine 4.500 kişilik bir kuvvet vermeyi kararlaştırmıştır.

Bu kararla ilgili olarak Menderes, gazeteci Ahmet Emin Yal-man'a şöyle demişti: "Nato'ya kabul edilmemize de köprü olabi-lir."Böylece hükümet bu hareketin Türkiye'nin Nato'ya girmesine yardımcı olacağını düşünmekteydi.

Türkiye Kore Savaşı'nın bütün dünyada yarattığı güvenlik ha-vası içinde tekrar 11 Ağustos 1950'de Nato' ya alınması için ikinci müracaatını yapmıştır. Fakat Türkiye'nin, Yunanistan'la yapmış oldu-ğu bu müracaat 1950 Eylülünde toplanan Nato Bakanlar Kurulu tara-fından kabul edilmemiştir.

İstiklal savaşını canı ve kanı pahasına kazanarak, özgürlüğün paha biçilmez değerinin ne demek olduğunu çok iyi bilen Büyük Türk Milletinden almış olduğu güçle; Mehmetçiğin yakın tari-himize altın harflerle yazmış olduğu Kore Savaşlarını ve sonra-sını sonuç olarak, şöyle özetleyebiliriz:  

1950 yılında istilaya uğramış bir ülkenin özgürlüğü ve dünya barışı için Birleşmiş Milletler mütecavize karşı koymak üzere ilk defa silahlı müdahale kararı aldı. Üye ülkeleri yardıma çağırdı. Birleşmiş Milletlerin çağrısına, Amerika Birleşik Devletlerinden sonra ilk olum-lu cevap Türkiye tarafından verildi. Ancak bu cevap sembolik değil, gerçekten üstün muharebe güç ve kudretine haiz tugay seviyesindeki bir birliğin Birleşmiş Milletler Ordusu emrine verilmesi şeklinde oldu.

Türk Tugayı, Kore muharebelerinde aldıkları bütün görevleri büyük başarı ve kahramanlıklarla yerine getirerek, Türkün ölmez sa-vaşkanlık kudretini, bütün dünyaya duyurdu.

Bundan başka; Türk kuvvetlerinin Kore'de yarattığı destanlar, yurtta olduğu gibi, hür dünyada da büyük bir heyecan ve sevinç uyan-dırdı. Türk Milleti'nin, ordusuna olan sarsılmaz güveninin bir kat daha artmasına neden oldu.

Türk Tugayı Kore'ye ayak bastığından ateşkes anlaşmasına ka-dar geçen muharebenin hep en can alıcı bölgelerinde görevlendirilmiş-tir.

Mehmetçiğin tüm muharebeler boyunca kazandığı on dört mu-harebeden dördü, Kore Harbi'nin kaderini ve seyrini değiştirmiş, Gü-ney Kore'nin kurtarılarak egemenliğine kavuşmasında etken olmuş; Birleşmiş Milletler Kuvvetlerinin de onurunu korumuştur.

Türk Milletini başarıyla temsil eden bu ' yenilmez ve korkusuz tu-gay'a' üstün savaşçılık yeteneği ve büyük savaş gücü nedeniyle, Ame-rikan kongresince 'Mümtaz Birlik Madalyası' veriliyordu. O güne kadar, bu nitelikteki madalya, sadece iki Amerikan birliğine verilmiş-ti. Bunun dışında, yabancı bir ulusun birliği olarak, bu madalyayı ilk kez alan Türk Tugayı oluyordu.

devam edecek ...