6 Şubat depreminin üzerinden iki yıl geçti, yaşadığımız acıların tazeliğiyle yeni tehlikelerin varlığı yarışıyor! Resmi açıklamalara göre 50 binin üzerinde yurttaşımızın yaşamını yitirdiği depremden sağ kurtulanların hayata tutunma çırpınışı devam ediyor. Örneğin Ankara’da 02, 44, 31 plakalı araç sayısında artış dikkati çekiyor. Bazılarıyla karşılaştığımızda Ankara’ya aile bağları nedeniyle geldiklerini öğreniyoruz. Türkiye’de en güçlü sigorta hâlâ aile bağları. Anne-baba, evlat, kardeş dayanışması çözülmemiş pek çok sorunu görünmez hale getiriyor.
İktidarın başta konut olmak üzere verdiği sözlerin de en çok yüzde 30-35’inin tutulduğunu söylemek mümkün. 650 bin konut sözü verilmişti, tamamlanan konut sayısı 200 bini geçmiyor.
***
En acısı Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğinin dikkate alınmaması. Bu, yeni acılara garanti vermek anlamına geliyor. Prof. Naci Görür’ü dinliyoruz. Söyledikleri karşısında hayıflanmamak mümkün değil. Hal böyleyken yetkililerin hâlâ deprem ve benzeri felaketlere karşı hazırlıklı mıyız sorusunu dahi sormaması hepimizin suçu!
17 Ağustos 1999 Marmara depreminden 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen depreme...
29 Kasım 2016 Aladağ yurt yangınından 21 Ocak 2025 Kartalkaya otel yangınına...
Her biri yüreğimizi dağlayan bu dört olayın sonrasında neredeyse aynı sonuçları yaşadık.
Marmara depreminde hangi yanlışlıklar, eksiklikler gündeme geldiyse 6 Şubat’ta da eksik yoktu, hepsi aynen devam ediyordu.
Zemin etüdü yapılmadan, yapılsa bile dikkate alınmadan inşaat...
Yapı denetimini eksikliği...
Emekliler sabit protezleri neredeyse ücretsiz olarak alabilirler (buraya bakınız)
Local Plan
Siyasi iradenin yapı güvenliğini değil, sandık güvenliğini dikkate alması...
Malzeme kalitesinin ranta kurban edilmesi...
Deprem toplanma alanlarının haritada kalması...
İlk müdahale organizasyonun yetersizliği...
Bütün eksiklik, eksiksiz!
Benzer şekilde Aladağ yangını ile Kartalkaya yangını da birbirini aratmıyor!
Aladağ için Meclis’te kurulan araştırma komisyonunun üyesiydik. Aladağ’a gittik. Yangın yerinde TBMM heyeti olarak incelemeler yaptık. Unutamadıklarımız:
- Yangın merdiveni en az üç metre atlamanız gereken bir boşluğa çıkıyordu!
- Bütün zemin çok çabuk tutuşabilecek halıya benzer örtü ile kaplıydı!
- İçerisi büyük ölçüde ahşaptı!
- Yangın söndürme malzemeleri var mı yok mu belli değildi!
Komisyon raporunda bütün bunlara dikkat çekmiş, toplu kalınan yapılar için ayrı yönetmelikler, denetimler olması gerektiğini vurgulamıştık. Bunlara iktidar milletvekilleri de katılmıştı.
Aradan 9 yıl geçti! Neredeyse Aladağ’da yangına davetiye çıkaran her şey Kartalkaya’da!
***
6 Şubat depremi sonrası ilk aşamada Hatay ve Adıyaman’a gitmiştik. Orada da Marmara depreminden daha acı bir tablo vardı. Adıyaman’da bir yurttaşın şu sözü hâlâ kulaklarımızda:
“Ankara’daki o sağırlara söyle, oğlum, gelinim, torunlarım, yıkılan evimizin altında iki gün inleye inleye öldü! Onlar depremden değil soğuktan, geç müdahaleden öldü!”
Zamanlamaya bakın ki 6 Şubat’ın yıldönümü Ege’deki deprem fırtınasına denk geldi. Bir haftada meydana gelen deprem sayısı 500’ü buldu.
Deprem sürekli sallıyor ama sallayan yok!
Bu arada Japonya’nın da depremden daha az zarar görmek için harcadığı çabalar var. Arkadaşlar şiddetli sarsıntıda saksıların devrilmemesinin çaresini arıyorlar. Hem çiçekler zarar görmesin hem insanlara engel olmasın diye!
Elbet bir gün biz de saksıyı çalıştıracağız