Yarın İran-İsrail savaşının birinci haftası dolacak. Rusya’nın en çok bir iki hafta içinde bitireceğini düşündüğü “Ukrayna’yı işgal” savaşının üç yılı geçtiği dikkate alınırsa, İsrail’in saldırısıyla başlayan savaşın ne zaman biteceğine ilişkin öngörüde bulunmak zor.
İsrail, pazar günü başlayacak müzakerelere 48 saat kala masayı ateşe verdi. Belki de ilk gün yaptığı şok saldırılarının sonuç vereceğini, İran’ın son derece zayıflamış bir elle, sürünerek masaya geleceğini düşündü.
Gelinen noktada iki taraf da gücünü sonuna kadar kullanıp karşı taraftan daha üstün olduğunu, daha çok zarar verdirdiğini kanıtlama peşinde. Bu uğurda kirli bilgi de geçerli. Belki de tarihte ilk kez bir savaşta kandan çok kir akıyor!
***
Kendini savaşın baş kontrolcüsü olarak gören Trump, tarafsız bir şekilde İsrail’i tutuyor. İran’a diyor ki:
- Bak, bu Netanyahu denen huysuz, senin dini liderini bile öldürmeye kalkıyor. Ben zor durdurdum. Gel, dediklerimizi kabul et. İtaat et, rahat et. Yoksa seni ben de kurtaramam!
İran’ın buna evet demeyeceği görülüyor. Ne var ki İsrail’in İran’da elde ettiği istihbarat gücü de karşı konması çok zor bir seviyede. İsrail, İran’ın hem sınır hem sinir sistemini bozmuş durumda. En iyi koruduğu komutanları, en mahrem yerde vuruluyor. Buna karşın İsrail-ABD de istediğini alabilmiş değil!
Trump işbaşına geldiğinde uygulamaya başladığı yöntem devam ediyor. Öngörülemezlik... Bunun en somut örneği Çin’le ilişkisi.
Arama motoruna, “Trump’tan Çin’e vergi şoku” yazın, onlarca haber geliyor. “Trump’la Çin vergide anlaştı” yazın, yine kadar haber geliyor. Çünkü ABD’nin başlıca hedefi, Çin’i ikincilleştirmek. Bunun için önce Rusya’yı yanına çekmeye çalıştı, yarım yamalak oldu. Ortadoğu’yu istediği kıvama getirip, Çin yolunu temizlemek istedi, bunda da zorlanıyor.
Bir haftadır her akşama, “Bu gece en hareketli gece” diye başlanıyor ama ertesi gün daha “hareketli” geçiyor. Bu arada haberlerin gerisinde kalsa da Çin’in İran’ın mevcut statüsünde değişiklik olmasını istemediği “Çin usulü” vurgulanıyor. Kimi kargo uçaklarının Avrupa rotasıyla yola çıkıp Türkmenistan üzerinde dümen kırdığı bilgisi füze hızında yayıldı! Enerji bağlamında Hürmüz Boğazı’na en çok gereksinim duyan ülkelerin başında Çin geliyor.
***
Yukarıda sözünü ettiğimiz “Trump Çin’le anlaştı” haberlerinin sonuncusu büyük bir rastlantı sonucu İsrail’in İran saldırısından bir gün önceydi!
Genel ölçekte bakıldığında 1991’de Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonraki en ciddi “yeni dünya düzensizliği”nin içinde olduğumuzu söyleyebiliriz!
Bu düzensizliği yönetecek bir dünya lideri olmasından vazgeçtik asgari saygı gören bir lider de yok!
Küresel aktörlerin neredeyse tümü Tanrı’yı kıyamete zorluyor!
İran’da da İsrail’de de halkının desteğini kaybetmiş liderler varlıklarını kabul ettirmenin başlıca yolu olarak sertleşmeyi, krizleri büyütmeyi görüyorlar.
ABD-Çin kutuplaşmasının altında kalan coğrafyalarda cephenin nerede olduğu bilinmeyen savaşlar var. İsrail diyor, “Tahran’ı boşaltın”... İran diyor, “Tel Aviv’i boşaltın”...
Bilim ve teknoloji de bu çılgınlık yarışının esiri yapılmış durumda.
Başka bir dünya mümkün haykırışının tam zamanı!