Mustafa BALBAY


Almanya’yla mülteci pazarlığı!

Almanya’yla mülteci pazarlığı!


 

 

FETÖ’nün ölümü, Bahçeli’nin hedef saptıran çıkışı, Erdoğan’ın Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile Dolmabahçe sarayındaki görüşmesinden sonra yapılan açıklamaları gündemin dışına itti. Erdoğan Suriyeli göçünün başladığı 2011 yılından bu yana uyguladığı politikayı en açık şekliyle söyledi. Bunu devam ettireceğini de üzerine basa basa vurguladı.

 

 

Scholz’la yan yana gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, Merkel döneminden beri Almanya ile mülteciler konusunda işbirliği yaptıklarını, bunun sadece Suriye ile sınırlı kalmayacağını, Lübnan’ı da kapsadığını söyledi, ekledi:

 

“Savaş bölgesinden gelecek herkese kapımız açıktır. Lübnan’da hele Türkmenler var, onlara da açıktır!”

 

Scholz duruma açıklık getirdi:

 

“Türkiye ile AB arasında göç konusunda işbirliği var. Finans yardımı yapıyoruz. Bunun sürdürülmesinde fayda var. Almanya’da suç işleyen göçmenlerin de geri gönderilmesi gerekir!”

 

Türkçesi şu:

 

Türkiye AB’nin göçmen deposu. Parası neyse veriyoruz. Almanya’ya sığınıp suç işleyenleri de alırsa Türkiye daha ideal bir çözüm ortağı olacak!

 

***

 

Scholz, Erdoğan’a bunların karşısında ne tür sözler verdi?

 

Üç vaatten söz ediliyor:

 

1- Uçak. ABD ile ilişkiler alabora olunca Erdoğan arayış içinde. ABD’yle F-35 işbirliği sona erdi. Üstelik 2.5 milyar dolarımız da gitti. Şimdi F-16’lar için çırpınış var ama sonuç yok. Almanya, Türkiye’ye Eurofigher uçağı satabileceğini ekim ayı başında açıklamıştı. Konuşulan 24 adet.

 

AdAdventure Shop

Innovative Gestensteuerung: Licht mit nur einer Handbewegung aktivieren!

Ultra leicht und flexibel: Dein perfekter Begleiter für jedes Abenteuer!

Komfortabel und umweltfreundlich: Licht, das du kaum spürst!

2- Para. Erdoğan’ın en çok rüyasını gördüğü şey! Şimşek nereye gitse eli boş dönüyor. AB ekonomisinin lokomotifi Almanya’nın yakacağı ışık önemli.

 

3- Siyasal destek. Almanya Merkel döneminden beri Erdoğan’ı destekliyor. Örneğin Alman siyasal geleneğinde seçime bir aydan kısa sürenin kaldığı ülkeye başbakan düzeyinde resim gezi yapılmaz. Merkel bu geleneği Erdoğan için birden fazla kez bozdu. Öyle anlaşılıyor ki soldan gelen Schloz da sağdan gelen Merkel’in Erdoğan’a bakışını sürdürecek!

 

Bu üç destek Erdoğan için hayat öpücüğü demek. 

 

Almanya penceresinden bakınca benzer durum Scholz için de geçerli. Başta Ukrayna konusu olmak üzere bölgede Amerikan politikalarına teslim olan Scholz, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile ülkesinin çıkarlarını denkleştirme yolunda!

 

Deyiş yerindeyse Almanya’nın da önceki yüzyıldan beri BDP diye kısaltabileceğimiz, “Ostpolitik” başlıklı Büyük Doğu Politikası var!

 

Almanya başta olmak üzere AB’nin en güncel ve yakıcı sorunu “yabancılar”! Erdoğan iktidarını sürdürme ve para karşılığında büyük kolaylaştırıcı işlevini sürdürüyor!

 

Scholz-Erdoğan basın toplantısında bir ayrıntı daha vardı. Erdoğan Suriyelilerden üç kez “mülteci” diye söz etti. Mülteci, ülkeye sığınan kişinin uluslararası hukuka göre kabul görmesi demek. Türkiye resmi açıklamalarda “düzensiz göçmen” ya da “sığınmacı” diyordu! 

 

Bu küçük kelime oyunu bile büyük bir oyun!

 

***

 

 

Şimdi anlatacağımız senaryo ya da romandan bölüm değil. Son üç haftada Samsun, Kayseri, Denizli’deydik. Kitap fuarlarına katıldık, konferans verdik, yurttaşla söyleştik. Bir muvazzaf subay ve hemşire eşiyle konuşuyoruz. Kadın anlattı:

 

“Eşim evlendikten bir hafta sonra Suriye’nin kuzeyine tayin oldu. Birliğe Suriye’den Türkiye’ye göçmüş bir doktor tayin etmişler. Doktor bizim Sağlık Bakanlığı’mız bünyesinde çalışma izni almış. Suriye’deki görevi beğenmedi, geri döndü. Yani kendi ülkesine hizmet etmeyi istemedi. Eşim üç yıl orada kaldı. Biz her şeyimizi üç yıl erteledik. Bu zaman diliminde semtimizde oturan bir Suriyeli ailenin dört çocuğu oldu!”

 

Kadının son sözleri hâlâ kulaklarımda:

 

-O dört çocuklu Suriyeli aileye baktıkça sormadan edemiyorum; biz hayatımızı üç yıl kimin için, niçin erteledik?