Mustafa BALBAY


Anadolu’dan görünüm...

Anadolu’dan görünüm...


 

Bugünü son iki hafta içindeki Merzifon, İstanbul, Seydişehir, Eskişehir gözlemlerine ayıralım. Anadolu gidişleri karayoluyla olduğu için sadece kent merkezlerinde değil, yol duraklarında da insanlarla söyleştik.

 

Öncelikle Anadolu’daki belediye başkanlarının kültür ve sanatı da kente hizmetin bir parçası olarak görmeleri son derece önemli. Yerel yönetimlerde fark, biraz da burada ortaya çıkıyor.

 

Şöyle bir siyasal söylem var:

 

Millet genel iktidarı AKP’ye verince, yerelde dengeleme yaptı, CHP’yi öne çıkardı.

 

Bu saptama doğru ama yarım. CHP’li belediye başkanları toplumun bütün kesimlerine dokunan sosyal belediyecilik yaparak büyük kabul görüyorlar. Bunu iktidar da gördü ve düğmeye bastı! Yerel iktidarın genel iktidara giden yolun basamağı olduğu gerçeğinden hareket ederek operasyonlara girişti.

 

Bu bağlamda CHP’li belediye başkanlarının sadece şehirlerine değil ülkeye karşı da sorumluluğu var.

 

***

 

Merzifon ve Seydişehir gözlemlerinden bazı satırbaşlarını geçen hafta paylaşmıştık. Her iki şehrimize de gidiş-dönüşlerde yol ziyareti de yaptık. Seydişehir’e giderken yol kıyısında yörede yetişen ürünleri satan, kurduğu çadırla da orada yaşayan Bayram’la konuştuk. Geçim derdinin yanında bir derdi daha var Bayram’ın, “İnsanlara çalışmadan para dağıtılmasını kabul etmiyorum” diyor. İmamoğlu için şöyle diyor:

 

“Abi milletten oy almış mı, almış... Daha ne!”

 

Merzifon 8. Kitap Fuarı’nda bir yurttaş aynen şöyle dedi:

 

“Hani egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyoruz ya. Ben de diyorum ki nerede olursa olsun, oyum kayıtsız şartsız Ekrem İmamoğlu’nundur.”

 

Merzifon-Ankara yolundaki molada, bize kahve yapan gençle tanıştık, ardından şunu söyledi:

 

“Abi benim kafam çok karışık. Artık hiçbir şeye güvenim kalmadı... Bana telefonunuzu verirseniz çok rahatsız edeceğim, ona göre.”

 

Eskişehir’e giderken de yol kıyısında mola verdik. İşletmeci çorba içmeden bırakmayacağını söyledi. Çayda anlaştık. Selamlaşma bitmeden şöyle dedi:

 

“Benim çok günahım var. Elbet öteki dünyada ödeyeceğim. Hayli çok günahım var. 2018’e kadar bunlara oy verdim.”

 

Eskişehir, Anadolu’nun ortasında aydınlık, çağdaş bir kent. Çevresindeki kentlere de ışık saçtı. Kentle bütünleşen, yaşam boyu Eskişehir Belediye Başkanı Prof. Yılmaz Büyükerşen’i kutluyoruz. Bu başarının bugün Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’la devam ettiğini gördük. Kitap fuarında dikkatimizi çeken okur istemlerinden biri şuydu:

 

“Bir işe yaramak istiyorum... Ne yapabilirim?”

 

Bir okur İmamoğlu için şöyle dedi:

 

“İmamoğlu’nu nereye koyarlarsa koysunlar, o yolun sonu cumhurbaşkanlığı!”

 

***

 

İstanbul’da üç üniversite öğrencisiyle sohbetimizin ana konusu doğal olarak eğitimdi. Üçü de özel etiğim öğretmenliğinde okuyor. İnsanlara memleketleriyle hitap etmenin en az adları kadar çekici olduğunu pek çok kez test edip gördük. Şanlıurfa, Muş ve Diyarbakır’la da öyle. Şanlıurfa, Türkçe öğretmeni olarak atanmayı bekliyor, uzuyor. Öğreniyor ki özel okul öğretmeni olursa daha kolay atanacak. Burayı kazanıyor. Şimdi son sınıf. Tam seneye atanırım derken bakanlık norm fazlası öğretmenleri kısa bir kursla buraya atama kararı alıyor. Nasıl dertli anlatamam!

 

Üçü de sorunları İmamoğlu’nun durumu ile bütünmüş gibi sohbetin bir yerinde sordu:

 

- İmamoğlu ne zaman çıkar?

 

Söze şuradan girdik:

 

- Size bağlı