Milli İstihbarat Teşkilatı’ndan emekli Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, 2010 yılının başında yaptığı açıklamada, AKP iktidarının Kürt açılımı projesinin bir MİT operasyonu olduğunu söylemişti.
Öneş, Habertürk gazetesine konuşmuş ve “Türkiye’nin sivil bir anayasaya kavuşması, Kürt açılımı ve toplumsal mutabakatın sağlanması açışından önemlidir. Ancak şu anda bu mümkün görünmüyor. Bir kısmi değişikliğin dahi önemli bir adım olacağını düşünüyorum. Açılımlara güçlü adımlarla devam edilirken, silahlı hareketi dağdan indirme, şiddetin tamamen ortadan kaldırılması ise ayrı bir projeyle bunu yaratacak şartların oluşturulmasıdır. Dağdan inenlerin ülkeye getirilmesi, bunların rehabilitasyonu, Türk Ceza Kanunu’na göre ortaya çıkacak hukuki sorunların çözülmesi ve nihayet af meselesi gibi” diye konuşmuştu.
***
Bu açıklamayla eş zamanlı olarak Dışişleri Bakanlığı yurt dışında görev yapan 200’e yakın büyükelçiyi beş günlük beyin fırtınası için Ankara’da toplamış ve sonra da Güneydoğu’ya götürmüştü.
Aslı Aydıntaşbaş’ın Milliyet’te verdiği bilgiye göre beyin fırtınasının en ilginç seansı, “MİT Müsteşarı Emre Taner ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın Kürt sorunu ve demokratik açılımla ilgili art arda yaptığı sunum” olmuştu.
Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Emre Taner, 80’inci kuruluş yıl dönümü dolayısıyla bir mesaj yayınlamış ve “Bulunduğumuz dönem, gelecekte birçok ulus devlet ve milletin hızlı bir şekilde tarih maratonunu kaybetmeye başladığı süreci anlatacaktır. Bu devletler günümüz teknolojik devriminin ve küresel ekonominin rekabetine dayanamayıp ulusal egemenliklerini de büyük ölçüde yitireceklerdir. Ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekten sağlam politikalar üretebilmek ve uygulayabilmek için ulusal güvenlik ve ulus-devlet yapısına yönelen tehdit ve kaynakları iyi algılayabilmek, ulusun karşı karşıya olduğu fırsatları ve tehditleri öngörmek, doğru analiz edebilmek ve uygun vasıtalar ile karşı koymak zorunluluğu/ihtiyacı her zamankinden daha fazla hissedilir hale gelmiştir..” demişti.
***
Şimdiki açılım, iktidar ve Abdullah Öcalan tarafından “barış ve kardeşlik süreci” olarak adlandırıldı. Süreç içinde neler olacağı konusunda ise Cevat Öneş’in 15 yıl önce yaptığı açıklamadaki iddialar tekrarlanıyor... “Terörsüz Türkiye” deniliyor, “PKK silahları gömüp dağdan inecek, af çıkacak” da deniliyor...
Neredeyse Cevat Öneş’in 15 yıl önce söyledikleriyle birebir aynı...
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ise 5 Ocak 2025 günü Bolu’da yaptığı açıklamada, “Türk kamuoyuna şu mesaj verilmek isteniyor; ‘Abdullah Öcalan çıkacak ve affedilecek, affı karşılığında PKK’ya silahı gömün diyecek ve PKK da terör eylemlerini sona erdirecek ve gömecek.’ Bu büyük bir yalan. Dünya tarihi boyunca, hiçbir terör örgütü bu şekilde silahlarını gömüp, teröre son vermez. Keşke verseydi ama bu mümkün değil. Bu süreci baltalayacağız. Anadolu’nun değişik yerlerinde ‘Mehmetçik katillerine af yok’ mitinglerini kararlılıkla sürdürmeye davam edeceğiz. Sadece illerde değil ilçelerde de miting yapacağız. Söylemiştik, parlamentoda değiliz ama bütün Türkiye’yi parlamentoya çeviririz diye...” demişti.
Ümit Özdağ, mitinglere 9 Ocak’ta Karaman’da başlamış, 19 Ocak’ta Antalya’da devam etmişti...
İşte Ümit Özdağ’ın ani bir kararla tutuklanmasının ardındaki en somut gerçek budur. Kayseri olaylarında Özdağ’ın rolü olsaydı o zaman tutuklanırdı.
Nitekim Özdağ’ın tutuklanmasından hemen sonra, DEM Partililer de İmralı’ya gitti.
Yalnız bu defa, Mudanya’dan bir deniz aracına binmediler! Artık uçarak mı gittiler, yoksa başka bir yerden mi hareket ettiler; yazıyı yazdığım saatte bu belli değildi ama görüşmeden sonra açıklanmış olur.
***
Yazıyı bu şekilde bağladıktan sonra yazım hatası varsa düzeltmek için okurken, açık olan Sözcü TV’de İbrahim Uslu’nun açıklamalarını dinledim. Uslu da Ümit Özdağ’ın, iktidarın projesini engellemeye çalıştığını hatırlatarak asıl bu sebeple tutuklandığını söyledi ve “Belli ki sistemin acelesi var.” dedi...
O kadar acele ediyorlar ki Kartalkaya’daki yangında kaç kişinin öldüğünü bildikleri halde, açıklamayı Kürşat Zorlu’nun AKP’ye katılımından birkaç dakika sonrasına kadar beklettiler!
1300 yıl önce Kürşat, Çin sarayını basmaya karar vermiş, Çinli sevgilisiyle buluşan Yüzbaşı Üç Oğul gelmediği için fırtınalı havaya rağmen “ya ihanete uğradıysak...” diye baskını ertelememişti. Yüzbaşı Üç Oğul, ancak baskın başladığında yetişmiş ve 40 kişi olmuşlardı...
Şimdi ise Türk’ü kendi parlamentosunda basmak isteyenler, 400 kişi olmak için acele ediyor... Şimdiki Kürşat da o kafileye katılıyor!
Arslan BULUT(Yeniçağ)