Murat AĞIREL

Tarih: 19.04.2025 20:56

Bursa Şehir Hastanesi

Facebook Twitter Linked-in

 

Bergama’da Asklepion’u sanırım birçok okuyucum bilir. Henüz keşfetmemiş, ziyaret etmemiş, üzerine bir okuma yapmamış okuyucularım için ziyaret etmelerini, incelemelerini öneririm.

 

 

Pergamon’u ziyarete gittiğiniz sırada mutlaka uğramanızı tavsiye ederim.

 

Herkes İstanköylü Hipokrat’ı bilir ama Bergama’daki Asklepion yerleşkesi size tıp biliminin bu topraklarda nasıl doğduğunu anlatıyor. Sadece birkaç antik sütun ve tedavi odalarından ziyade 2500 yıl önce ortaya çıkmış bir bakış açısını da sunuyor.

 

Asklepion’da Pergamonlular insanlığa faydalı olmak için ölümsüzlüğü arıyordu.

 

Gelin zamanda biraz ilerleyip 2500 yıl geçmişten bugüne gelelim.

 

Fakat çok uzağa değil, ölümsüzlüğe ulaşmak için kurulan Asklepion’dan sadece 230 kilometre kuzeye gidelim.

 

Bu bir yozlaşmanın hikâyesidir.

 

Yer: Bursa Şehir Hastanesi.

 

İddianame no: 2024/5603

 

Tarih: 23 Ekim 2023

 

Son yıllarda devlet hastaneleri ve şehir hastanelerinden çıkarılarak piyasaya sürülen ilaçlar ve medikal malzemeler ile ilgili vakaların yaşandığı duyuluyor ve iddia ediliyordu.

 

Şimdi bu iddiaların ete kemiğe büründüğü bir vaka ile karşı karşıyayız.

 

İddianameye göre olay bir ihbar ile başlıyor. Bursa Kom Şube Müdürlüğü’ne ecza deposunda çalıştığını söyleyen M.K. isimli bir vatandaş geliyor.

 

Entdecke die kulinarische Vielfalt von GOURMET!

Deine Samtpfote ist ein kleiner Feinschmecker. Verwöhne sie mit erlesenen Kreationen und delikaten Mahlzeiten von GOURMET!

Purina

Yaptığı ihbarda, ABD’den ithal edilen bir medikal ürünün tek distribütörü olduğunu, İstanbul bayisinin kendisini arayarak ithal ettiği bir ürünün, bayisi olmayan, bir başka firma tarafından kendisine yarı fiyatla satılmaya çalışıldığını bildirmesini anlatıyor.

 

Ürün takip sistemi (ÜTS) üzerinden lot kontrolü yapıldığında ürünlerin Devlet Malzeme Ofisi’ne ihale yolu ile satıldığını, stoklarda olması gereken ürünlerin piyasada olduğunu tespit ediyor.

 

Sonrasında araştırmasını derinleştiriyor ve bu ürünlerin Bursa Şehir Hastanesi’ne çıkışının yapıldığını ancak bu ürünlerin piyasada yarı fiyata satılmaya çalışıldığını öğreniyor. Bunun mümkün olamayacağını anlatıyor.

 

Daha kötüsü bu ürünlerin çalındığını belirtip ifade veriyor.

 

KOM şube bunun üzerine durumu bildiren bayi ile de görüşüyor ve ifadesini alıyor.

 

Sonrasında fiziki takip başlıyor.

 

Hastanelerdeki görüntüler alınıyor, iddia edilen süreç analiz ediliyor ve neticesinde gerçekten soygun tespit ediliyor.

 

Firmanın Devlet Malzeme Ofisi’ne kestiği faturalar, ÜTS üzerinden ürünlerin nereye gittiği resmi belgeler ile tespit ediliyor. Bağlantılar tespit edildikten sonra ürünlerin depodan çıkarılışı, hastane otoparkında ürünlerin teslimatı belirleniyor. Tespit edilen araca, depolara baskın yapılıyor.

 

Sağlık Bakanlığı müfettişleri de konu hakkında rapor düzenliyor.

 

 

Raporun 49. sayfasında ilaç ve sarf malzemelerinin depoda olması gerekirken nasıl piyasaya satışa sunulduğu araştırılmış.

 

T.S. isimli memurun hastalar üzerinden geriye dönük, kullanılmış gibi malzeme düşümü yaptığı, kamuyu zarara uğrattığı tespit edilmiş.

 

410 hasta dosyası içerisinde 305 hastanın üzerinden “ameliyathane ilaç ve tıbbi sarf malzeme formu”nda kullanıldığına dair kayıt olmadığı halde malzeme düşümünün yapıldığı tespit edilmiş.

 

Yani ameliyat olan hastalara, malzemeler sanki kullanılmış gibi kayıt tutulmuş. Kayıt yapıldıktan sonra ürünü de satılmak üzere özel şirket yetkilisine teslim etmişler. Bunu kamera görüntüleri ile de sabit hale getirmişler.

 

Müfettiş raporunda bazı isimler için devlet memurluğundan çıkarılma ve kınama cezası istenmiş.

 

Savcı, Bursa Şehir Hastanesi envanterinde bulunan ve kendi zimmetinde olan medikal tıbbi ürünleri bazı memurların usulsüz bir şekilde hastaneden çıkarıp C.I. isimli kişiye para karşılığında satarak haksız kazanç sağladığını belirtmiş.

 

Dahası kamunun zarara uğradığını, tespit edildiği kadarı ile el konan ürünlerin 8-9 milyon TL değerinde olduğu tespit edilmiş ve cezalandırmaları istenmiş.

 

Dava devam ediyor. Deliller, faturalar, sistem üzerindeki kayıtlar, ilaçların devredilmesi gibi somut olguların tamamı toplanmış.

 

Benim aklıma takılan soru şu...

 

 

Bu sadece Bursa Şehir Hastanesi’nde yaşan tek bir durum.

 

Ya diğer hastaneler?

 

Sahte doktorları, diplomasız ameliyata girenleri, hastane çetesini, ilaç şirketlerinin ağına düşmüş hastane yönetimlerini, gerek olmadığı halde ilaç yazan doktorları görünce tam tersi işini hakkıyla yapan hekimlere yönelik ağır şiddet bizi bir keşmekeşin içine sokuyor ve ortaya çok karanlık bir tablo çıkıyor.

 

Tıp bilimin doğduğu topraklarda onu ellerimizle öldürüyoruz.

 

Kadim topraklarda mağara dönemini yaşıyoruz...


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —