Türkiye Cumhuriyeti’nin ardından Cumhuriyet gazetesi de bir asrı geride bıraktı. Cumhuriyet bugün 101. yaşını kutluyor. Devletlerin tarihinde 100 yaşını aşmak önemli bir birikimdir. “Sonsuza dek yaşayacak” deme hakkını verir.
Cumhuriyet gazetesi, Türkiye’nin geçtiği bütün aşamaların tanıklığını yapmış, ulus inşasında sorumluluk almış bir yayın organı olarak 21. yüzyılı da okuma, anlama, anlatma, önermelerde bulunma işlevini sürdürüyor.
Yunus Nadi’nin bir at arabasının sırtına yükleyerek İstanbul’dan Anadolu’ya taşıdığı, Kurtuluş Savaşı’nın yayın organı Yenigün gazetesinin köklerinden filizlenen Cumhuriyet günümüzün iletişim teknolojilerini de kullanarak yoluna devam ediyor.
“Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasını aklın ve bilimin ışığında yeni kuşaklara taşıyan Cumhuriyet’in yüzlü yaşlarına selam olsun.
***
Yeni kuşakların Cumhuriyet değerlerine bağlılığının meydana çıktığı, meydanları doldurduğu, sokaklardan taştığı günlerden geçiyoruz.
Kurtuluş Savaşı’nın bir gençlik hareketi olduğunu unutmamalıyız. Başta Atatürk olmak üzere Kurtuluş Savaşı’nın örgütlenme sürecinde, cephelerin kan ve barut koktuğu günlerde sorumluluk alan komutların önemli bir dilimi 30’lu yaşlardaydı. Onların askerlerinin yaşı da 15’ten başlıyordu.
Günümüze gelirsek... Son dönemde gençlerle en yakın temas kurma şansını 1 Mayıs’ta Tandoğan’da yakaladık. Ak saçlı, az saçlı gençleri görmeye alışık olduğumuz Tandoğan o gün hayli gençti. Kürsünün önünden batıya doğru ilerleyince ODTÜ, Hacettepe, Ankara, Bilkent, Başkent, Gazi pankartlarını art arda gördük. Her bir pankart ülkenin, o üniversitenin sorunlarını dile getiriyordu.
Bir grubun asfaltın ortasına bağdaş kurup sohbete tutuştuğunu görünce aralarına karışalım dedik. Bağdaş kurmak deyip geçmeyin, örgüt kurmaktan zor. Örgüt kurmakta ne var? Üç kişi kendi arasında telefonla konuştu mu tamam, al sana örgüt! Her neyse, bağdaş kurup otururken gençlerin ulaşım sorunundan güvenliğe kadar yaşamının hemen her alanındaki sorunlarına tanık olduk.
Karadeniz Yaylalar ve Batum Turlarını Kaçırmayın.
Karadeniz Yaylalar ve Batum Turları 12 Aya Varan Taksit ve Şimdi Al Sonra Öde Fırsatıyla Jolly'de!
Jolly Tur
Konuştuğumuz farklı gruplar seslerini yükseltmenin başlangıç günü olarak 19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını gösterdiler. Bilkent’ten bir genç şöyle özetledi:
“Bizim bir süredir devam eden ring sorunumuz vardı. Çözüm için bir araya geldik, sesimizi duyurduk ama sonuç alamadık. Ekrem İmamoğlu ilginç bir şekilde herkesi ateşledi. Onun yaşadığı hukuksuzlukla bizim hak arayışımız örtüştü.”
O gençlerden telefonun aldıklarıma dün bir araya gelme kültürünün devam edip etmediğini sordum. Şu yanıtı verdi:
“Ankara’daki bütün üniversitelerden temsilciler bir araya geldik. Hem üniversitemize özgü sorunları hem ülkenin sorunlarını konuşuyoruz. Z kuşağı deyince artık sadece yurtdışına gidiş konuşulmayacak. Bir şey yapmalıyız duygusu da yükseliyor!”
***
Dün son nefeslerinde “Tam bağımsız Türkiye” diye haykıran Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamının 53. yıldönümüydü. 6 Mayıslar uzunca bir süredir gençliğin gündeminde. Son dönemdeki genel uyanışın bir simgesi de Deniz’ler olmaya devam ediyor.
Devam eden bir başka gerçeklik de iktidarların gençliği anlamadaki yetersizliği! Ya da anlamak istememesi!
İktidarın yerleştirmeye çalıştığı söylem şu:
Cehape gençleri sokağa döküyor!
Oysa gerçek öyle değil. Gençler artık suskunluğunu bozdu, sorunları çözüme taşıyabilecek en önemli güç olarak CHP’yi görüyorlar.
19 Mayıs’a giderken gençliği bütün yönleriyle ele almaya devam edeceğiz.