PKK terör örgütü başı Öcalan’ın 1999’da yakalanmasının ardından, toparlanmak için eylemsizlik kararı alan terör örgütünün gücü, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara geldiği 2002 yılında iyice zayıflamış ve terör olayları minimize edilmişti. 2002 yılında şehit sayısı altı asker/polistir. 2002-2006 yılları arasındaki dönem terörle mücadelede açısından tümüyle kaybedilmiş yıllardır. PKK terör örgütü, 2004 yılından itibaren silahlı varlığını tekrar harekete geçirerek, 2007-2008 yıllarında şiddet eylemlerini artırmıştır. 2009 yılına gelindiğinde, siyasi iktidar tarafından başlatılan “Demokratik Açılım/Çözüm Süreci” ile birlikte binlerce şehit verilerek kazanılan “Alan Hâkimiyeti” terör örgütünün eline geçmiştir.
“Çözüm Süreci” nedeniyle, askerler tarafından teröristlerin yerlerinin belirlenmesine ve istihbaratın teyit edilmesine rağmen, mülki makamlar operasyona izin vermemiştir. 2009-2015 dönemi, terörle mücadele açısından stratejik hataların ve yanılgıların sürekli tekrarlandığı yıllardır. Bu yıllar, PKK terör örgütünün bazı yerleşim birimlerinde kontrolü ele geçirdiği bir dönem olarak tarihteki yerini almıştır.
2009’da başlatılan “Demokratik Açılım Süreci”nde 2009’da yerel seçimler ve 2011’de genel seçimler vardı. Seçimlerin kazanılması için, bu açılım çok önem taşımıştı. 2013’te başlatılan “Çözüm Süreci”nde 2014’te yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri vardı. Yine seçimlerin kazanılması için bu süreç çok önemliydi.
***
“Demokratik Açılım ve Çözüm Süreci” öncesinde;
PKK terör örgütü kırsal alandaydı. Çözüm Süreci’nde olduğu gibi bazı şehirleri, yerleşim merkezlerini kontrol edememiş, yolları denetim altına almamıştı. Teröristler köy, ilçe ve şehirlerde değil dağlardaydı.
PKK birçok yerde, fazla sayıda patlayıcı madde ve mayın döşememişti. Terör örgütü, bazı yerleşim yerlerinde 80 bin uzun namlulu silah ve 63 ton patlayıcı madde depolamamıştı, bu denli silahlanmamış ve güçlenmemişti.
Askerler kışlasına, polis karakoluna sıkıştırılmamıştı, mülki makamlar operasyonu yasaklamamıştı. Yerel halk PKK’yı bu kadar desteklememiş, Köy Korucuları sahipsizlik yüzünden devleti terk edip, PKK safına katılmamıştı.
***
“Çözüm Süreci”nden önce;
Türk Milleti’nin namus ve şeref timsali Türk Bayrağı kışla sınırları içinde, terörist tarafından gönderden indirilmemişti. Teröristin heykeli dört gün süre ile bir ilçeye dikilmemişti. Binlerce şehit verilerek kazanılan Alan hâkimiyeti, PKK’ya terk edilmemişti. PKK, istediği yer ve zamanda eylem yapma olanak ve yeteneğini kazanmamıştı. Bingöl-Diyarbakır yolu PKK tarafından 27 gün süre ile kapatılmamıştı. Bazı ilçelerde sokağa çıkma yasağı bir haftadan daha uzun süre uygulanmamıştı,
PKK terör örgütü ile “Oslo Görüşmeleri” yürütülmüyordu. PKK masada bir taraf olarak meşrulaştırılmamış, toplantıya üçüncü göz olarak İngiliz temsilcileri katılmamıştı.
PKK’nın kontrolündeki Kandil ve Mahmur kamplarından 34 kişilik bir grup, terörist kıyafetleri ile Habur sınır kapısından Türkiye’ye törenle giriş yapmamış, Silopi’de 50 bin kişi tarafından davul, zurna ve halaylarla karşılanmamıştı. Çadır mahkemesi kurulmamıştı.
Barzani, Başbakan tarafından Diyarbakır’a davet edilmemiş, Barzani’yi “Kuzey Kürdistan’a hoş geldiniz” şeklinde karşılayan bir belediye başkanı olmamıştı.
***
“Çözüm Süreci” öncesi;
Devlet kurumlarından T.C. yazısı kaldırılmamış, Cumhuriyetin ordusu, Türkiye’yi yönetenler, cemaat ve içerdeki iş birlikçilerin el birliği ile Balyoz, Ergenekon, Casusluk gibi yüzyılın en hukuksuz davaları ile tasfiye edilmemişti. Türk Silahlı Kuvvetleri Komutanı Orgeneral sanık, PKK’lı terörist tanık yapılmamıştı. PKK lideri efsaneleştirilmemişti,
Ulusal Güvenlikten sorumlu olmasına rağmen, “Çözüm Süreci” yol haritasından habersiz bir Genelkurmay Başkanı olmamıştı.
PKK’nın yıldızı parlatılmamış, Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’yi tehdit eden PKK bölgesi oluşturulmamıştı.
***
YIL 2024… Yine “Çözüm Süreci” konuşuluyor. Bu süreçte Cumhurbaşkanlığı seçimi var ve bu seçim çok önemli.
Suriye’de, PKK terör örgütü devletçik oldu. Bu “Çözüm Süreci”yle, Kuzey Irak’taki gibi özerk bir yapıya kavuşabilir. Bu “Çözüm Süreci”yle Suriye daha fazla parçalanır ve Türkiye’ye sığınmacı akını başlayabilir. İran parçalanır ve Türkiye, İran’a karşı ABD ile iş birliği yapabilir. Bu “Çözüm Süreci”yle yeni Anayasa çalışması başlayabilir ve Türkiye’nin ulus ve üniter devlet yapısı ortadan kalkabilir.
Bu “Çözüm Süreci”yle, Türkiye bir felaket yaşayabilir.
Osmanlı’nın 13 Eylül 1683’te başlayan geri çekilmesini 238 yıl sonra 13 Eylül 1921’de Sakarya Meydan Muharebesi Zaferi’yle durduran ve bu toprakları vatan yapan Mustafa Kemal Atatürk hiç bu kadar dışlanmamıştı.
Ve Cumhuriyet fırtınalı sonbaharda…
Kaynakça:
1- Naim Babüroğlu, Yalanlar ve Gerçekler, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2023.
2- Alaettin Parmaksız, PKK Gerçeği.
3- Osman Ararat, PKK Terörü ve Türkiye.
Dr.Naim BABÜROĞLU(Yeniçağ)