Prof.Dr.Esfender KORKMAZ

Tarih: 05.03.2025 00:02

Emperyalizm nedir? Türkiye için emperyalist kimdir?

Facebook Twitter Linked-in

Emperyalizm, güçlü devletlerin zayıf devletlerin üzerinde baskıları ve kontrolleriyle bir sömürü düzeninin kurulmasıdır.

Dünyada en ağır emperyalizm; 1700'lerin sonlarında başladı ve Emperyalizm Çağı olarak tarihe geçti. Avrupalı ülkeler Amerika ve Afrika da koloniler kurarak, kölelik müesseseni kullanarak yüksek kazançlar sağladılar.

Marksizm, emek sömürüsüne karşı bir tepkidir. Kapitalizmin bir sömürü düzeni olduğunu söyler. Ama Sovyetler döneminde,

Rusya’da komünist parti yöneticileri halk devrimi dediler ve fakat çarların saraylarında yaşadılar.

Rusya, tüm Sovyet ülkelerinde emperyalist bir politika uyguladı. Sovyetlere dahil devletleri sömürdü.

Josef Stalin en ağır emperyalizmi Ukrayna'da uyguladı.

Stalin yönetimi, Sovyetler Birliği'nde tarımı devlet kontrolü altına almak için zorla kolektivizasyon politikaları uyguladı.

Sovyet hükümeti, Ukrayna'daki köylülerden büyük miktarlarda vergi aldı. Çoğu zaman köylülerin kendi geçimleri için sakladıkları depolar bile devlet tarafından zorla götürüldü.

Sovyetler tahıl ihraç ediyordu, ama Ukrayna halkına holodomor uyguladı.

Holodomor yada Ukrayna Kırımı, 1932-1933 arasında, o dönem Sovyetler Birliği'nde, şimdiki Ukrayna bölgesinde suni olarak yaratılan kıtlık sebebiyle yaklaşık olarak 8 milyon insanın öldüğü olaylara verilen addır.

2006 yılında Dünyada Holodomor soykırım olarak tanındı.

Bugün ABD de, Trump madenlerini isteyerek, Ukrayna için açıktan açığa, emperyalist bir ülke olduğunu açıkladı. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski Ukrayna’yı savunma garantisi istedi.

Demek ki emperyalist ülkeler içerden ortak bulduğu ülkeleri daha kolay sömürüyor. Zelenski de Rus emperyalizminin yanında ABD’nin kolay emperyalizmine de karşı durdu. Çağın kahramanıdır.

Çağımızda, devletin devleti zorla işgal etmesi, sömürmesi devri bitti. Artık sömürü düzeni dış ekonomik ilişkiler yoluyla oluşuyor.

Türkiye olarak biz, emperyalizmi farklı ve fakat daha da ağır yaşıyoruz Küreselleşme sonrası, bilmediğimiz için mi? yanlış bildiğimiz için mi? yoksa içerde lobiler mi var? Ama biz kendi elimizle emperyalizme, sömürü düzenine teslim olduk.

Bizde sömürünün iki aracı var;

Yanlış bir yabancı sermayesi politikamız oldu. Döviz gelsin diye kontrolsüz yabancı sermaye girdi. Doğrudan yatırımlar olarak, sıfırdan yatırım yapan yabancı yatırım sermayesi gelmedi. Karlı işletmeleri, bankaları, sigortaları satın almak için sermaye girdi. Ek katma değer, ek istihdam olmadı. Yüksek kar transferleri oldu.

2003-2012 arasında, düşük kur yüksek faiz nedeni ile sıcak para girdi. Sıcak para serabına kapıldık. Ekonomi aşırı kırılgan oldu. Ülkenin CDS oranları arttı. Daha pahalı borçlandık. En önemlisi de üretim ithal girdiye bağımlı oldu.

Bugünde 2023 yılı ortasından beri, dış ekonomik ilişkilerde sıcak paraya teslim olduk. Sıcak para girişi kur artışını önledi. Bu defa faiz kur farkından Carry-trade olarak sıcak para yeniden girdi. Sistem birbirini besledi.

Üretim ithalata bağımlı olunca, dış ticaret ve dolayısıyla cari açığımız arttı.

Türkiye’nin dış ticaret açığında Avrupa Birliği ile Rusya ve Çin’in payı ;

2024 yılı ;

2025 Ocak ayı

Demek ki Türkiye için Avrupa değil, Rusya ve Çin emperyalist ülkelerdir. Benim aklımın almadığı, neden bu ülkelerden ithalata mecbur kaldığımızdır.

Özetle, yerli ve milli dış ticaret politikası uygulasaydık, 2003-2012 arasında sıcak para tuzağına düşmeseydik, bu 22 yılda 733,3 milyar dolar cari açık vermezdik. Dış borç stokumuz 550 milyar dolara çıkmazdı. Türkiye’nin döviz fazlası olurdu ve Türkiye savunma sanayiini kurardı. Rusya ve ABD çaprazında kalmazdık.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —