MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dün partisinin grup toplantısındaki konuşması bir süredir kulislerde dalgalanan pek çok olasılığın doğruluk payını arttırdı.
Bahçeli, İmralı’ya Öcalan’la görüşmeye kimse gitmeyecekse yanına üç arkadaş alıp kendisinin gideceğini söyledi. Partisinin milletvekillerinden izin istedi.
Bahçeli ile Erdoğan en son 12 Kasım’da 40 dakika görüştüler. Oradan yayılan hava görüşmede görüş birliğinin olmadığı yönündeydi. Cumhur İttifakı’nı kimse yıkamayacağı için buna “görüş birliği içinde olmadıkları konusunda görüş birliğine varma” da diyebiliriz.
Ankara beş gündür bu görüşmenin sonuçlarını konuşuyor. İki liderin İmralı’ya TBMM heyeti olarak gidilmesi konusunda anlaşamaması nedeniyle komisyon toplantısı bile iki kez ertelenmişti.
***
Ankara’daki genel değerlendirme satırbaşlarıyla şöyle:
- Bahçeli son görüşmede de İmralı’ya gidilmesinde ısrar edince Erdoğan buna engel olmayacağını ifade etti. Yani böyle bir kararın arkasında durmuyordu ama Bahçeli’nin ısrarını da havada bırakmıyor, komisyonda bir hava oluşursa komisyonun kararı olarak gidilebileceğini söylüyordu.
- Erdoğan geçen hafta TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’la görüşmesinde İmralı topunu ona bıraktığını ifade etti. Görüşmeyi Türkçeye çevirirsek Erdoğan Kurtulmuş’a, “Ben bu işin içinde olmaktan yana değilim. Sen ne yap et, CHP’yi de devrede tut, komisyon kararı olarak bir noktaya gel. İşin içinde CHP görünsün” dedi.
Ilyaskoy Mah. İçin 2025’te İkinci El Araç Alımına Başlamadan Önce Bilinmesi Gerekenlertoppoptoday
- Erdoğan’ın 30 Ekim’deki DEM Parti heyetiyle görüşmesinde de daha çok anayasa konuşulduğu dile getiriliyor. Buna DEM soğuk görünmüyor. Ancak DEM, CHP’ye yönelik bunca hukuk kılıflı saldırı altında bunun zor olacağını görüyor. Süreç içinde, AKP-MHP-DEM hattında atılacak adımda CHP’yi hatta tutma işi fiilen DEM’in üstüne kalmış gibi. Bakırhan ve Hatimoğullları’nın iddianameyi eleştirmesi elbette samimi görüşleridir ama işin içinde, “CHP ikna edilmeden adım atılmaz” kaygısı da hissediliyor.
- CHP Genel Başkanı Özgür Özel dünkü grup toplantısında konuya girmedi. Doğrusu da buydu. Erdoğan’la Bahçeli’nin arasına girerek alınacak bir yol yok. CHP gerek Meclis gerekse komisyon zemininde kendi doğrularını söyleme, bunun dışında ucunu görmediği “yeni adımlara” mesafeli durma kararında.
- 22 Ekim’den beri konuşulan, “Bahçeli’nin çıkışlarından Erdoğan ne kadar haberdar” sorusunun yanıtı da dün verilmiş oldu. Erdoğan sürece daha mesafeli, kamuoyu önünde üzerine bir sorumluluk almaktan uzak görünüyor.
***
Bu aşamadan sonra ne olur?
Kimse sürecin bittiğini söylemekten yana değil. Komisyonun bir rapor yazıp TBMM’ye sunması yeni bir aşamaymış gibi gösterilebilir ama bunun için görüş birliğinin oluşması zor.
Madalyonun öteki yüzüne gelince... PKK içinde de sürece ortak bir bakışın olmadığı dikkati çekiyor. Kandil’in bakışı şöyle özetlenebilir:
Öcalan bizim doğal liderimizdir ama onun sözünü dinlemeyiz!
2013’te de bu şekilde özetlenebilecek bir hava oluşmuştu. O gün kamuoyunu hazırlamak için heyetler planlanmıştı. Bu kez bunun da olmadığını görüyoruz.
Terör örgütünden “bitiş” açıklamalarından çok “çekiliş” açıklamaları geliyor. Çekilmek bir son değil. Hatta yeni bir evre bile değil. Özünde sadece yer değiştirme! Bu tür açıklamalarla kamuoyunun ikna olması da beklenemez.
Bütün bunlardan sonra biz de noktayı kara mizahla koyalım.
AKP Öcalan’ın İmralı’dan çıkmasını tek şartla ister.
Yerine İmamoğlu konursa!
