Mustafa BALBAY


Erken seçim olmaz... Baskın seçim olur!

Erken seçim olmaz... Baskın seçim olur!


 

 

Siyaset sıkıştığında, iktidarlar köklü bir karar arifesine geldiğinde, ciddi bir kriz ortaya çıktığında başlıca çıkış yolu erken seçimdir. Pek çok Avrupa ülkesinde değil birkaç yılda bir, yerine göre yılda üç seçimin yapıldığı zamanlar olur.

 

Mümtazer Türköne’nin öne attığı portatif, çoktan seçmeli senaryolarla birlikte normal süresi 2028’de dolacak olan cumhurbaşkanı seçimi ve genel seçimlerin hayli öne alınması yeniden tartışma konusu oldu.

 

Mademki herkes okuma yapıyor, bizim okumamıza göre erken seçim olmaz, baskın seçim olur. Bir sabah saat 11.00 sıralarında Erdoğan-Bahçeli’nin saat 16.00’da buluşacağı duyurulur. 45 dakikalık görüşme sonrasında kısa bir açıklama yapılır:

 

“Halkımızın artan seçim taleplerine cevap vermek elzem olmuştur. 90 gün sonraki ilk pazar günü sandık şart olmuştur.”

 

O gün ne gün gelir?

 

Belki bir yıl, belki bir yıldan da yakın!

 

***

 

Genel tabloya baktığımızda Erdoğan ve Bahçeli Ekim 2024’te seçim ortamını hazırlamak için düğmeye bastı. Süreç hangi aşamada Cumhur İttifakı’nın en yüksek oyu alacağı anı gösterirse o gün baskın var.

 

22 Ekim 2024’te Bahçeli, Öcalan’ın Meclis’e gelmesini, DEM Parti grubunda konuşmasını önerdi. Sadece dört cümle kurmasına izin verdi:

 

“Silahlar gömülecek, örgüt lağv edilecek!”

 

Bu girişime DEM Parti anında olumlu yanıt verdi, sürecin bu kısmı başladı.

 

Şimdi Başvur, 25.000 TL'ye Varan Taksitli Avansı Kaçırma

İlk Kez Axess'e Başvur, Fırsatlardan Yararlan.

Akbank

Bundan bir hafta sonra İstanbul düğmesine basıldı. 30 Ekim’de Esenyurt’un CHP’li Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’e operasyon düzenlendi, tutuklandı.

 

Kasım ayı CHP’nin Esenyurt operasyonuna tepkisi, MHP’nin Öcalan’da ısrarı ile geçti.

 

Birbirinden çok farklı duran bu iki sürecin ortak yorumlanabilecek noktası şuydu:

 

CHP’nin İstanbul’da kamuoyuna da yüksek sesle duyurduğu kent uzlaşısı “terör faaliyeti”, MHP’nin Öcalan’a umut hakkını da içeren önermeleri “terörsüzlük faaliyeti”.

 

Bir başka ortak nokta da DEM Parti’nin Cumhur İttifakı’na en azından yakın durmasının sağlanması, muhalefetten koparılması.

 

Prof. Özer’in tutuklanmasının Ekrem İmamoğlu’na uzanacağı aşikârdı. İmamoğlu da iktidarın devlet gücünü kullanarak yapacağı operasyona karşılık milletin gücünü yanına alma süreci başlattı.

 

Cumhur 2025 baharına girerken İmamoğlu’nun “hapiste unutulduğu”, CHP’nin iç kavgalarda boğulduğu, DEM Parti’nin yönünü AKP-MHP’ye döndüğü bir siyasal iklim hayal etti.

 

***

 

Gerçekler böyle seyretmedi.

 

Bundan sonrası nasıl gelişir?