AKP 2002 seçimlerinden yüzde 36 ile birinci parti olarak çıkıp tek başına iktidar olduğunda, muktedir değildi. TÜSİAD, AKP iktidarına "bir an önce gidecekler" gözüyle bakıyordu. Buna rağmen Erdoğan, milletvekili seçimine girememiş bir parti başkanı olarak, ABD ve Avrupa'nın devlet başkanları ve başbakanları tarafından kabul edilmiş, Türkiye'nin Genelkurmay Başkanı ile görüşebilmek için de Paul Wolfowitz'e mektup yazmıştı!
***
Deniz Baykal'ın, Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasağının kaldırılmasına; "yönetemeyecekleri halk tarafından anlaşılsın" diye izin verdiği ve CHP'nin bu yönde oy kullandığı, sonradan Baykal'ı savunanlar tarafından dile getirilmişti...
Bugün Deniz Baykal'ın kızı Aslı Baykal, “2010'da Koç Holding üyesi İnan Kıraç, Deniz Baykal’ı ziyaret ederek partinin çok iyi gittiğini söyledi, 3 isim verdi ve bu kişileri yaklaşan kurultayda listeye almamasını istedi. Baykal bu teklifi reddetti, 3 ay sonra kaset komplosu oldu. Yerine getirilen Kılıçdaroğlu'nun listesinde bu 3 isim yoktu. Birileri CHP'yi yeniden tasarladı. Bu olayı ben babamdan dinledim.” diyor.
Odatv'ye de konuşan Aslı Baykal, o üç kişinin Önder Sav, Mustafa Özyürek ve Onur Öymen olduğunu bildirdi. Onur Öymen ise, İnan Kıraç'ın da “aracı” olduğunu, başkalarının görüşünü Baykal'a getirdiğini söyledi...
Yalnız Aslı Baykal'ın iddiaları yeni bir haber değildir. Haber, halen cezaevinde mahkûm olarak bulunan Mehmet Baransu tarafından 24 Mayıs 2011 tarihli Taraf gazetesinde bütün ayrıntılarıyla yayınlanmıştı.
***
Başlangıçta AKP iktidarına cepheden karşı olan TÜSİAD, sonradan bağlı olduğu dış dinamikler tarafından ikna edildi ve AKP'ye tam destek vermeye başladı... TÜSİAD, İnan Kıraç üzerinden dış dinamiklerin taleplerini yerine getirdi ve sonuçta CHP’nin ulusalcı/milliyetçi kimliğinden kopması sağlandı... Böylece CHP, tek başına iktidar iddiasını kaybetmiş oldu.
Bir ara ABD, AKP'den ümidi kesmişti ki Cüneyt Zapsu, ABD finans çevrelerini "deliğe süpürmeyin, kullanın" diye ikna etti. Zaten aynı çevreler adına TÜSİAD’ı AKP’ye destek vermeye ikna eden de Zapsu idi...
TÜSİAD üyeleri, 23 yıl içinde servetlerine servet kattı. Bu arada AKP zenginleri de türetildi ve sıra TÜSİAD'ın tasfiyesine geldi!
TÜSİAD, tasfiye işaretini nereden aldı dersiniz?
Dörtyol'dan Kazım Yalçın Bey diyor ki "Şirketlere kayyum atanmasına yönelik düzenleme yeniden torba yasaya eklendi. Sakın TÜSİAD’çılar bu kanunun ayak seslerini ve sonucunu gördükleri için demokrasi kahramanlığı yapıyor olmasın?"
***
Cumhuriyet'te İrfan Hüseyin Yıldız da "TÜSİAD'ın enflasyon eleştirisi" başlıklı yazısında Devlet Denetleme Kurulu’na işçi ve işveren meslek kuruluşlarında da görevden uzaklaştırma yetkisi tanındığını, böylece yargının tamamen devreden çıkarıldığını ayrıca TMSF’ye terörle ilgili kuvvetli şüphe halinde şirketlere veya malvarlığı değerlerine beş yıl süreyle kayyım atama yetkisi verildiğini hatırlattı.
Yıldız, "Şirketler, ihtiyaçları için her gün personel almakta, birçok gerçek ve tüzel kişiyle ticaret ve işlem yapmaktadır. Terörist tanımının bile sürekli değiştiği bir ortamda; her işlemde karşı taraf, istihbarat soruşturmasına tabi tutulabilir mi? Bu işlemlerden birisi bile bahane edilerek ‘şüphe’ nedeni ile şirketiniz elinizden alınıp, kayyum olarak TMSF atanabilecekse, kim bu ülkeye yatırım yapar?” diye sordu...
***
Yavuz Alogan ise veryansıntv'deki "Netameli geçiş süreçleri" başlıklı yazısında, özetle, "Nihayet TÜSİAD, sistemin çöktüğünü ilan etti. Bu ilânın bir sivil toplum kuruluşundan değil, Parti Devleti’nin içinden geldiğini, Saray’ın yaptığı ayrıştırmaya bir tepki olduğunu görmek durumundayız. TMSF’nin şirketlere kayyım atama yetkisi istemesi, doların gerçek fiyatının altında olması, ihale düzeni ve bir sürü iktisadi teknik sebep elbette etkili olmuştur.
Fakat neticede en zengin burjuvazi, sistemin çöktüğünü ilan etmiş oldu.
Bu iflas ilanına yarın sendikaların, Saray’ın atadığı Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay ve HSK gibi kuruluşlarda yer alan, Saray’ın ideolojik çimentosunda henüz erimemiş unsurların da katılması beklenir. Hiç kimse abese varan, temelleri çatırdayan bir rejimin sonsuza kadar payandası olmak istemez. Yarının cezası bugünün cezasından çok daha ağır olabilir." diye yazdı.
Hatırlarsanız, sürecin sancılı olacağını daha önce ifade etmiştim... Haksız tutuklamalardan, yargıyı ortadan kaldıran ve mülkiyete el koymayı sağlayan yasalardan sonra TÜSİAD’ın devreye girmesi, sancının büyüyeceğini gösteriyor.
Arslan BULUT(Yeniçağ)