Mustafa BALBAY

Tarih: 30.01.2025 23:47

Halk TV’ye abluka!

Facebook Twitter Linked-in

 

 

Siyasetçiden gazeteciye kamuoyuna gerçekleri anlatma gücüne sahip herkesi içine katan büyük bir ablukayla karşı karşıyayız.

 

 

Gazetecileri tek tek hedef seçip susturamayınca toplu halde gözaltına alma, ne yapacaklarına sonra karar verme yöntemini seçtiler.

 

Önceki akşam Cumhuriyet yazarı, Halk TV’nin programcısı Barış Pehlivan, Halk TV sorumlu müdürü Serhan Asker ve sunucusu Seda Selek art arda gözaltına alındı. Gerekçe İmamoğlu’nun sözünü ettiği bilirkişiyle temas kurup düşüncelerini açıklamak. Pehlivan her zamanki gibi haberin kalbine gitmiş, oradan aldığı bilgileri kamuoyu ile paylaşmış. Bundan programın sunucusu, haber müdürü de sorumlu tutuldu. Bununla yetinmediler Halk TV Genel Yayın Müdürü Suat Toktaş ve programlar müdürü Kürşad Oğuz da dün sabah ifadeleri alınmak üzere adliyeye götürüldü.

 

Yazıyı kaleme aldığımız saatlerde gözaltı sürecindeki trafikten başımız döndü. Seda Selek sağlık kontörlüne götürüldü. Serhan Asker’in ifadesi tamamlandı. Barış Pehlivan Emniyet’ten adliyeye götürüldü. Suat Toktaş savcılıkta.

 

Avukat Halit Çelenk çok sık tekrarlardı:

 

“Olağanüstü dönemlerin başlıca özelliği hukuksuzluğudur!”

 

Dün aklımıza sıklıkla bu söz geldi!

 

***

 

Toplumun her kesimi gibi elbette gazeteciler de dokunulmaz değildir. Haklarında soruşturma açılabilir, ifadelerine başvurulabilir, hatta yargılanmaları söz konusu olabilir. Ancak hukukun en temel ilkesi şudur:

 

Usul, esasın kapısıdır!

 

Yeni konteyner evler Adalet Mah.:(fiyatlara bir göz atın)

Local Plan

Halk TV’nin ekrandaki yüzlerine yapılan muamele, yani ifade vermeye götürülüş biçimleri kabul edilemez. Herkes biliyor ki savcılık onlara bir tebligatta bulunsaydı; ifadelerine başvurulacağını belirtip gün-saat bildirseydi, tümü orada olurdu. Gazeteciler programa başlamadan önce apar topar gözaltına alınıp sabaha kadar tutuluyor. İfade alımı ertesi gün!

 

Bunun adı infazdır!

 

Bunun adı hükmü önceden verip cezanın ne kadar olacağına yolda karar vermektir!

 

Bunun adı ablukadır!

 

Adalet bakanı da ifadesiz, tunç görünümlü bir yüz haliyle gözaltındaki herkesin suçlu olduğunu, İmamoğlu’nun “hadsiz”, “16 milyonun sorumluluğunu taşıyamayan biri” olduğunu canlı yayında ilan edip yapılan her şeye onay verdiğini kamuoyuna duyuruyor! O zaman bunca ifade almaya, yargılamaya ne gerek var? Kurun bakanlıkta bir karar birimi, verin cezayı, infaz edin!

 

***

 

Suat Toktaş ve Kürşad Oğuz’la sıcak selamlaşmalarımız, mesleki dostluğumuz var. Seda Selek’in işini büyük bir aşkla yaptığı ekrandan hissediliyor. Serhan Asker’le yolculukları, acıları, güzel zamanları paylaştık.

 

Barış Pehlivan’la Silivri’de 6 ay aynı koğuşta yaşadık. Yan yana hücrelerde yattık. Karavanamız, semaverimiz, televizyonumuz ortaktı. Sıcak su saatlerimizi bölüştük. Tepeden tırnağa, 24 saat gazetecilik düşünen bir meslek âşığı.

 

Bir akşamüstü havalandırma kapatıldıktan sonra koğuşa geçip özgürce kullandığımız zamanın içini geçmişten damlalarla doldururken liderlerle ilgili bir anımı anlattım. Barış plastik sandalyeden fırladı, “Abi bu müthiş bir kulis haber” dedi. “Eee” dedim. “Ben yazayım” dedi. “Yav hapisteyiz nereye yazacaksın” dedim. “Yarın avukat gelecek. Zaten gazetelerdeki satır aralarından birkaç haber çıkardım. Bunu da ekleyeyim. OdaTV’de çıksın” dedi!

 

 

Barış’a takıldım:

 

- Yazarsan tutuklarlar seni!

 

Bir an şaşırdı, gülümsedi:

 

- Zaten tutukluyuz abi. Yazalım bu haberi!

 

Barış böyle bir Barış. Bedenini belki tutuklarsınız ama beynini mümkün değil!


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —