Mustafa BALBAY

Tarih: 01.02.2025 18:24

Halkla yenemeyince ‘hukukla’!

Facebook Twitter Linked-in

 

 

Türkiye dün olağanüstü dönemlerinden birini daha yaşadı! 16 milyon nüfuslu bir kentin belediye başkanı, hakkında açılan güdümlü soruşturmalara yanıtları nedeniyle “terör” savcısına ifade verdi!

 

 

Cumhurbaşkanı demiş:

 

“Turpların büyüğü heybede!”

 

Belediye başkanı yanıt vermiş:

 

“Turbun büyüğünü açıklıyorum!”

 

Erdoğan turpların yerini söyledi, İmamoğlu turplardan birini açıkladı!

 

Erdoğan’ın yaptığı millete bilgi vermek, İmamoğlu’nunki terör suçu!

 

İmamoğlu’nun açıkladığı turpla konuşan gazetecilere de akşam karanlığında gözaltı, gece yarısı sonrası tutuklama!

 

İmamoğlu’na bir hüküm kurmak için neye dayanacaklar?

 

Bilirkişi raporuna!

 

Bilirkişi kim?

 

Açıklanması yasak, bilinmez kişi!

 

Ortaçağın engizisyon mahkemelerini aratmayan bir durum.

 

Ortaçağda egemen güç hedef seçtiği kişi için şunu söylüyordu:

 

“Bunu tutuklayın, nasıl yargılayacağımıza sonra karar veririz!”

 

DS 7, zarif ve dinamik tasarım

DS Automobiles

***

 

Girişteki vurgumuza dönelim.

 

İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde terör savcısına ifade veren İmamoğlu çıkışta yurttaşlara seslendi. Gerek bir gün önce 10 dakikalık video ile yaptığı çağrı gerekse Çağlayan konuşması iktidarın hukuku araçsallaştırma yöntemine karşı milleti arkasına alarak üst perdeden mücadele edeceğini gösteriyor.

 

İmamoğlu’nun bu tavrı iktidarı daha da gerecek, Erdoğan ve ona “bakanlar kurulu” sert sözlerle karşılık verecek. İmamoğlu da bunların altında kalmayacak.

 

Erdoğan, yargı gücünü kullanarak İmamoğlu’nun üzerine gidecek.

 

İmamoğlu, milletteki gücünü kullanarak karşılık verecek!

 

İmamoğlu’nun bir buçuk saati bulan ifade verme sürecinde nezaket sınırları aşılmamış. Savcı dosyada yer alan suçlamalara bir de “hakaret”i eklemiş. Kamuoyuna yansıyan suçlamalar, terörle mücadele edenleri hedef göstermek ve tehdit etmekti. Öyle anlaşılıyor ki hakareti de ekleyerek “Hangisi tutarsa” yöntemini seçmişler.

 

İki ay kadar önce İmamoğlu hakkındaki “ahmak” ve Beylikdüzü Belediye başkanlığı dönemindeki hak ediş davasının AKP’yi tatmin etmediğini, yeni “suçlar” aranmakta olduğunu vurgulamıştık. Bunlar içinde en etkili olanı elbette terör suçlaması. İçine terör kattın mı, tamam! İçeriği önemli değil.

 

 

İktidar katlarında dünkü ifade kapsamında yer alan “suçlamalara” eklerin arandığını duyuyoruz. Gerek İmamoğlu gerekse İstanbul ilçe belediye başkanlarına yönelik başka neler bulunabilir? Bunu araştırıyorlar.

 

***

 

Bütün mesele İmamoğlu’nu aşağı çekmek, CHP’yi kendi içiyle meşgul, dağınık bir parti görünümüne sokmak!

 

Dün Çağlayan önündeki görüntü, iktidarın bu yöndeki heveslerini kursağında bırakacak cinstendi. Pek çok büyükşehir belediye başkanının yanında gözler Mansur Yavaş’ı aradı. Yavaş bir gün önce kararını duyurmuştu. Dün sabah saatlerinde Çağlayan’a ilk giden kişilerdendi.

 

Otobüsün üzerinden el ele verdikleri fotoğraf ayrıca önemliydi.

 

İktidarın, “Halkla, oylarıyla yapamazsam, hukuku kullanarak yaparım” dayatmalarını ayyuka çıkardığı bu sürecin sertleşerek devam edeceği görülüyor.

 

Buna karşı İmamoğlu ve Yavaş’a büyük sorumluluklar düşüyor. Tarih böylesi zamanlarda insanlara sorumluluklar yükler.

 

Bazen yaptıklarınızla, bazen yapmadıklarınızla kahraman olursunuz!

 

Bütün mahkemelerin üzerinde bir mahkeme daha var:

 

 

Milletin vicdan mahkemesi!

 

İktidarın açtığı davalar, soruşturmalar o katlarda kabul görmüyor. 26 Ocak Pazar günü Nazilli Belediyesi’nin ve Atatürkçü Düşünce Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği Uğur Mumcu’yu anma toplantısı sonrası bir yurttaş kulağımıza eğildi, seslendi:

 

“Bunlar bütün iyileri susturacak, dikkat edin!”

 

Toplum katında o parti bu parti yok, iktidarın zulmü var!

 

Milletin mahkemesindeki hüküm bu!


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —