Esenyurt’tan sonra Beşiktaş Belediyesi’ne düzenlenen operasyonla birlikte hedefin ne olduğunu dolambaçlı, örtük söylemeye gerek yok. İktidar, tıpkı 2023’teki gibi yakın gelecekte yapılacak cumhurbaşkanı seçimlerinde İmamoğlu’nun aday olamaması için hazırlık yapıyor.
Türkiye’nin FETÖ döneminden tanıdığı operasyon dalgaları, yerine göre korku ve dehşet üreterek, yerine göre “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” algısı yaratarak sürüyor.
Kafalardaki soru şu:
Sırada hangi belediye var?
Öyle anlaşılıyor ki gözaltına aldıkları kişilerden delil üretmeye çalışacaklar. Böylesi ucu görünmeyen süreçlerde gözaltındaki insanların paniklemesinden yararlanıp onlara bir şeyler söyletmek çok “verimlidir”! Hem birbirine düşürürsün hem operasyona anlam katarsın!
***
İmamoğlu’na yargı yoluyla kumpas kurma süreçlerine baktığımızda her yöntemin masaya konduğunu görüyoruz. İlk, seçimi iptal etme yöntemini uyguladılar.
Tutmadı, aradaki fark 80 kat arttı!
Ardından belediyede “terörist” çalıştırıyor kumpasını denediler. Binlerce belediye çalışanı içinden uzak-yakın akrabası terör soruşturması geçirmiş olanları kullanmaya çalıştılar.
Tutmadı. İmamoğlu’na destek arttı!
Büyükoyumca Mah.'da İnanılmaz Fiyatlarla Lüks Yaşlı Konutları!
Local Plan
Fatih Sultan Mehmet’in portresini neden satıp alıp İstanbul’a getirdiğini soruşturma konusu yaptılar. Komik kaçtı. Geri adım attılar.
Fatih’ten başlamışken türbesinin önünden geçerken neden elini arkaya attığını sorgulamaya kalktılar, daha komik duruma düştüler.
Daha ahmakça ne olabilir sorusuna yanıt aranırken buldular. Dönemin İçişleri Bakanı Soylu’nun kendisi için kullandığı “Yurtdışında Türkiye’yi şikâyet eden ahmağa söylüyorum” cümlesine, İmamoğlu’nun verdiği “Ahmak, İstanbul seçimlerini yenilemeye girişenlerdir” yanıtının üzerine atladılar. İmamoğlu, Soylu’ya ahmak demişti. Ama şunu unuttular, ahmak sözcüğünü önce Soylu kullanmıştı. Bunun üzerine İmamoğlu’nun YSK üyelerine ahmak demiş olduğunu, bunun kamu görevlisine hakaret suçu oluşturduğunu icat ettiler. YSK üyelerinin çoğunun, “Biz üstümüze alınmadık” demesine karşın dava açıldı. 14 Aralık 2022’de İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verildi, siyaset yasağı getirildi. Davayı gören hâkim İmamoğlu’nun avukatı Kemal Polat’ın ek savunma istemine, “Zamanım yok” yanıtı vermişti. Çünkü 14 Mayıs 2023 cumhurbaşkanı seçiminden önce İmamoğlu hüküm giymeliydi. Aceleyle alınan karar Şubat 2023’te istinaf mahkemesine gitti. O günlerde şu ikilem konuşuluyordu:
İmamoğlu aday olursa istinaf kararı onaylayacak, yasaklı hale gelecek. Aday olmazsa bekletilecek.
Şimdi bu dava istinafta kullanma tarihini bekliyor.
***
İmamoğlu’na bir dava da Beylikdüzü Belediye başkanlığı döneminden üretildi. İhaleye fesat karıştırma suçundan açılan davada mahkemenin görevlendirdiği iki bilirkişi de “Burada suç yok” raporu verdi. Savcı üç duruşmadır “Mütalaa yazamadım” diyor!
Ankara’da İmamoğlu ile ilgili sadece “ihale”, “suiistimal” benzeri suçlamalarla kamuoyunun ikna edilemeyeceği, bunun yerine daha ağır konuların arandığı konuşuluyor. Bu öyle bir “suçlama” olmalı ki olası bir operasyonda yerine belediye meclisinden başkan seçilmesin, Saray atasın!
Bu tabloda, “Beşiktaş’tan sonra sıra kimde” sorusunu sormak Aziz Nesin’in meşhur “Du Bakali N’olcek” öyküsünü yaşamaya benzer.
Erdoğan Şanlıurfa’da İbrahim Tatlıses üzerinden adaylığını ilan etti.
CHP de adayını ilan edip seçime hazır olmanın ön göstergesini ortaya koymayı, yeni bir siyaset süreci olarak benimseyebilir.
Geçim yoksa seçim var, yeni bir sloganla çoğaltılabilir:
Seçimden sonra geçim var!