Prof.Dr.Nurullah AYDIN

Tarih: 27.09.2024 00:00

İdeolojiler, Dinler, Milli Varlık ve Değerler

Facebook Twitter Linked-in

 

 

T   E  K   R   A   R

 

Dünya coğrafyasında tarih boyunca farklı topluluklar yaşamıştır. Topluluklar tarihsel süreç içerinde ya devam etmişler ya da bir diğer topluluk içinde erimiş tarih sahnesinden çekilmişlerdir.

 

Her din yeni bir inansan doğa dünya anlayışı ortaya koymuş insanı buna göre yeniden şekillendirmiştir.

 

İdeolojiler de aynı. İdeolojik kavramlar ve rejimler; kişiliği, yaşam biçimini değişime ve dönüşüme uğratmıştır.

 

İnsanlar; bireysel yaşama yerine toplu yaşamak için, ortak değerler, kurallar, kabullerle bir arada yaşama iradesini ortaya koyarak kararlı birliktelikler oluşturmuşlardır.

 

Zamanla belli bir coğrafya parçası üzerinde yaşayan, belli bir tarih süresince, gelenek görenek içinde şekillenmiş, ırk, din, dil, fikri ve fiziki benzerlik gösteren, ekonomik ihtiyaçların bir arada karşılanmasında yarar gören, bunların sonucunda bir arada yaşamayı ortak arzu olarak duyan insanların meydana getirdiği, kendilerini başkalarından farklı hisseden insanlardan meydana gelen topluluklar millet olarak tanımlanır.

 

Tarih’te milletler; kendi hayat tarzlarını şekillendiren değer yargıları ile varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bu değerleri savunmak, koruyup kollamak, o milletin varlığını devam etmesi için zorunludur. Milletlerarası etkileşimler aynı zamanda değerlerinde karşılıklı kabullenip benimsenmesine yol açmaktadır. Benzer olanlar alınırken farklı olanlar korunur.

 

 

Millet oluşumunda ırk sadece bir unsurdur. Tarihsel süreç içinde ırkçılık anlayışını 19. yüzyıla kadar görmek mümkün değildir. Bu nedenle ırkçılık batı kökenlidir ve modernitenin ürünüdür.

 

Çağdaş ırkçılık; bitki ve hayvanlardaki Doğal eliminasyonu inceleyen Charles Darwin’e uzanır. Gobineau tarafından sosyal alana uygulanan İnsani eliminasyon yorumu ile Avrupa halklarının en yüksek aşamaya geldiği diğer toplumların aşağı tabakada kaldığı ifade edilmiştir. Irkçılık 19. yüzyıl pozitivizminin ilerlemeci bilimselliğinin ürünüdür.

 

Batı-Hıristiyan dünyasında her zaman zenofobya denilen ötekine husumet duygusu mevcut olmuştur. Batıda zamanla ırkçılığa karşı fikri ve siyasi reflekslerde oluşmuştur.

 

Hümanist düşünce; eşitlik, kardeşlik, özgürlük simgesel sloganlarıyla, ırkçılığa karşı anlayış geliştirmiştir. 2. Dünya Savaşı sonrası ırkçılık, ahlaki ve siyasi anlamda aforoz edilmiştir.

 

Sömürge halkları, göçmen işçiler, serbest dolaşım nedeniyle çok kültürlülük, çok ırklılık batıda yer bulurken, ötekine husumet yani sosyolojik zenofobya yine de sürmektedir.

 

Milleti şekillendiren olgular iyi bilinmelidir.

 

Her topluluk farklılığını belirginleştiren özellikler taşır, ben buyum der.

 

Her toplumun kendine özgü değerleri vardır

 

Her topluluktaki bireyler o ortamın kimlik ve kişiliğiyle şekillenir.

 

Bireyin hayatı yaşam alanının sınırları içindedir.

 

Günün Sözü: Kendin olmaya önem ver. Kendine ve çevrene huzur verirsin.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Prof. Dr. Nurullah AYDIN!


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —