Enflasyon düşme eğiliminde ama yine de çok yüksek. Ekonomik istikrar için Türkiye şartlarında TÜFE oranının yüzde 5 altına düşmesi gerekiyor.
Enflasyon direncini artıran iki önemli faktörden, birisi hükûmetin yapısal sorunları görmezden gelmesidir. Diğeri de Cumhurbaşkanlığı sistemi nedeniyle bütçede tasarruf yapılamıyor olması ve paralel olarak ekonomi yönetiminin istikrar için hedef gösterdiği mali disiplinin sağlanamıyor olmasıdır.
Dezenflasyonist politikalar, ister istemez ekonomide durgunluğa neden olur… Ancak Türkiye’de ekonomi dışı riskler daha yüksek olduğu için, hem enflasyon direniyor, hem de ekonomide daralma riski artıyor.
Ağustos ayında İSO imalat sanayi PMI endeksi 44,3’e geriledi. PMİ endeksi imalat ve hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren satın alma müdürlerinin mal ve hizmet satın alma grafiğini gösteren endekstir. Bu endekste denge değer 50’dir. 50 altı daralmayı ifade eder. Bu endeks aynı zamanda yerli ve yabancı yatırım sermayesi için yol göstericidir.
Merkez Bankası iktisadi yönelim verileri de, son üç ayda üretimde düşme olduğunu gösteriyor. Gelecek üç ay içinde de düşme olacağı bekleniyor.
Betam (Bahçeşehir Üniversitesi) de, Türkiye ekonomisinin bu sene üçüncü çeyrekte, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0,4 ve bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,9 daralacağını açıkladı.
Daralma riskinin artmasının nedeni, yukarıda söylediğim dezenflasyonist politikalara ilave olarak, dış politikada yaptığımız yanlışlardır.
Sayın Cumhurbaşkanı;
“Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan'dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımız olacaktır. Şu anda bütün hesap bunun üzerinedir.” şeklindeki söylemi hem sermayeyi ürkütür, hem de sıcak para çıkışına neden olur.
Türkiye son bir yıldır giren sıcak para üstünde yürüyor. Financial Times, “Türkiye'ye giren sıcak para, geldiği gibi kaçabilir” diyor.
Sıcak para gibi ateş üstünde yürümeye çalışan bir ekonomimiz olduğu için dış politikada dikkatli olmamız gerekiyor.
Kaldı ki; Kur’an’da Maide suresi 2-26 arasında yer alan Arzı-Mev’ud, vadedilmiş yer ile ilgili Diyanet İşleri yorumu şöyledir;
“Kutsal Topraklardan maksat, içinde beytülmakdis’in de bulunduğu Filistin topraklarıdır.” diyor. Yani İsrail savaşına bu şekilde yaklaşmamız iç politikada etkili olmaz.
Dahası İsrail, bir NATO üyesi olan Türkiye topraklarına neden göz diksin?
Türkiye’nin eksen değiştirerek NATO’dan ayrılması ve Batı’dan uzaklaşmasının en net hasarı ekonomide olur. Bir yüz yıl daha geriye düşeriz.
Allah’tan ki bizim başvurumuz nedeniyle Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov “BRICS’e yeni katılan üyelerin entegrasyonunun ‘sindirilmesi' amacıyla yeni üyelerin örgüte katılımına ara verilmesine karar verildiğini” söyledi.
İsrail savaşına bütün dünya insanlık değerleri açısından bakarken, bizim işin içinde olmak eğilimimiz, hem Türkiye algısını bozuyor, bize yakışmıyor, hem Batı’dan uzaklaşıyoruz, hem de ekonomik krizi derinleştirme riski taşıyor.