Mustafa BALBAY


İtirafname!

İtirafname!


 

İBB iddianamesi İstanbul 40. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. Böylece yargılama aşamasına geçilmiş oldu. Mahkeme önümüzdeki günlerde ilk duruşma gününü belirleyecek, tutuklu sanıkların durumuyla ilgili karar verecek.

 

Mahkemenin, “15 günde iddianameyi okuyup değerlendirmek olanaksız” deyip buna göre bir karar verme beklentisi elbette çok zayıftı.

 

Şimdi en azından şu beklentiyi 105 tutuklu sanık adına dillendirelim:

 

İddianame kabul edildiğine göre tüm delillerin de toplanmış olması gerekir. Bu durumda sanıklar için tutuksuz yargılanma hakkı uygulanmalı!

 

Genel beklenti, günler içinde yargılama tarihinin belli olacağı yönünde.

 

***

 

İddianame 11 Kasım’da tamamlanmış, kamuoyuna açıklandıktan sonra mahkemeye verilmişti.

 

Yasaya göre 15 gün içinde kabul ya ret kararı verilmesi gerekiyordu. Tam 15 günün dolacağı 25 Kasım’da İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek Yeni Şafak’a demeç verdi. Öyle anlaşılıyor ki yargı süreçlerine ilişkin haberleri bundan böyle Yeni Şafak’tan alacağız!

 

Gazete Gürlek’in şu sözünü manşete taşıdı:

 

“Çıtayı Ertan Yıldız kırdı!”

 

Gürlek, İmamoğlu’nun çalışma ekibinden Ertan Yıldız’ın tutuklandıktan bir süre sonra itirafçı olmasıyla birlikte her şeyin ortaya çıktığını söylüyor. Kendi ifadesiyle “Ertan Yıldız’ın etkin pişmanlıktan yararlanmasıyla birlikte pislikler saçılmaya başladı” algısı öne çıktı, devamında öteki itiraflar geldi.

 

Click here for more informationsafirbet1104.com

 

Gürlek’in bu sözlerinin anlamı şöyle maddelenebilir:

 

- Ekrem İmamoğlu tutuklandığı gün elde onun tutuklanmasını sağlayacak bilgi, belge, delil yoktu. Ertan Yıldız’ın itirafçı olmasıyla birlikte dayanak oluştu.

 

- Hukuk biliminin anayasasında delilden suçluya gidilir. Ertan Yıldız olayında zanlılar delil üretmek için kullanıldı. Yani sanıktan delile gidildi.

 

Yukarıdaki değerlendirmeler bizim de sıklıkla vurguladığımız gerçekler. Ancak bunun bizzat başsavcı tarafından açıklanması bir gerçeğin kaynağından doğrulanması demek.

 

Gürlek, soruşturmaların siyasi yönünün olmadığını anlatmak için şöyle diyor:

 

- AKP’ye yakın iş insanları hakkında da işlem yapıldı!

 

Bu konudaki bir değerlendirmeyi de böylece açıklığa kavuşturmuş oldu. Şöyle ki:

 

Geçmişte AKP ile çalışmış, 2019’dan sonra İmamoğlu ile iş yapan iş insanları da hedefte. Onlara, “Nasıl olur da İmamoğlu’na güç katacak bir adım atarsınız” deniyor!

 

Gürlek’in demecindeki bir ayrıntı da operasyonların devam edebileceğine ilişkin!

 

Yargıda genel kabul gören bir söz vardır:

 

Hâkimler kararlarıyla, savcılar iddianameleriyle konuşur!

 

Gürlek aynı zamanda “medyasıyla” konuşuyor!

 

***

 

İddianamede 15 gizli tanık, 70’in üzerinde olduğu tahmin edilen itirafçı var. Gizli tanıklar için “gizli itirafçı” demek uygun düşer.

 

Başsavcının da manşetten duyurduğu gibi iddianamenin omurgasını itirafçılar oluşturuyor.

 

Görünen köy kılavuz istemez. Davalar başladığında “itirafçılar atışması” yaşanırsa şaşırmamak gerekir.

 

Bir duyum şöyle:

 

Bir itirafçı “Ben rüşvet verdim” diyecek. Bir başka itirafçı “Ben rüşvet aldım” diyecek. İddia makamı, “Alan aldım diyor, veren verdim diyor. Her şey net” diyecek! Bunların İmamoğlu adına yapıldığı iddia edilecek.

 

Buna karşılık İmamoğlu’nun da şu yanıtı verme ortamı doğacak:

 

“Alanla veren kendi arasında hesaplaşsın! Benim bunlarla işim yok!”

 

Eğer iddianameyi itiraflar üzerine oturtur adeta “itirafname” haline getirirseniz, bu iş yargılama olmaktan çıkar!

 

Ne olur?

 

Adını o aşamada koyalım!