Prof.Dr.Esfender KORKMAZ


Kalkınmada yerel yönetimlerin önemi

Kalkınmada yerel yönetimlerin önemi


2016 da başlayan sıkı yönetim ve 2018 de başlayan başkanlık sisteminden sonra, demokraside, hukukun üstünlüğünde çok kan kaybettik. Devletin kurumsal yapısı bozuldu. 2018 ve 2021 de TL krizi yaşadık. Bugünde krizden çıkmış değiliz.

Devlette, merkezi devletin yerel yönetimlere sübjektif müdahalesi, yerel yönetimler üstünde vesayet uygulaması ve yerel yönetimlerde imar yetkisine keyfi müdahale ile TOKİ gibi kuruluşlara da aynı yetkinin verilmesi, kurumsal devlet yapısını bozdu.

Şimdi de Cumhur ittifakından olmayan belediyelerde her gün teftiş var. Belediyeler iş yapamıyor. Kayyum atanan bir belediyenin halkın yararına iş yapma olanağı da sınırlıdır. Dahası belediye başkanları ne dese, ne yapsa yargıya gidiyor.

Yerel yönetimler her türlü demokratik rejimin temellerinden birisidir. Zira Vatandaşların yönetime katılma hakkının en doğru ve etkili kullanım alanı yerel yönetimlerdir. Ayrıca, seçmenin hizmetleri doğrudan, görerek ve kullanarak denetleme imkanı vardır.

Yerel yönetimler, bölgenin ihtiyaçlarını daha yakından bilir.

Yerel altyapı projelerini, yollar, su temini, kanalizasyon, ulaştırma gibi hizmetleri ihtiyaca göre daha kolay yönlendirir ve doğrudan halkın gözü önünde yapıldığı için de halkın doğrudan denetimi vardır.

Yerel girişimciliğe, bölge veya havza ihtiyaçlarına göre daha etkin destek sağlar.

Yerel yönetimler ihtiyaca göre, bölgenin özelliğine cevap veren altyapı hizmetleri konusunda daha kolay uzmanlaşır. Yatırım ve hizmet projelerini bölgenin ihtiyaçlarına göre yapabilirler.

Yerel yönetimler şehir rantlarını vergilemede de daha etkin daha verimli olurlar.

Yerel yönetimler, beslenme ve sağlık hizmetlerini de daha etkin yapar.

Düşük gelirli ve dezavantajlı gruplara yönelik sosyal yardımları daha yerinde yaparlar.

Yerel yönetimler, çevre ve sürdürülebilir kalkınmada da daha etkili olur. Çevrenin denetimi, imar planları, imar uygulamalarını daha etkili yapar. Türkiye de TOKİ ve Çevre bakanlığına da imar uygulaması yapma yetkisi verildi. Bunlar halkın ve belediyelerin istemediği uygulamalara doğrudan izin verebiliyor.

Belediyeler yeniden halkın belediyesi olmalıdır.

Merkezî devlet ve yerel yönetimler arasında, yetki ve sorumluluk çatışması olmamalıdır. Kamu hizmetlerinin paylaşımı etkinlik kriterine göre düzenlenmelidir. İlk ve orta dereceli eğitim yasalar çerçevesinde, sağlık hizmetleri, din hizmetlerine destek yerel yönetimler tarafından yapılmalıdır.

Yerel yönetimler, nüfus yapısına göre değişebilir. Söz gelimi Ege ve Akdeniz sahillerinde emekli nüfus oranı yüksektir. Buralarda belediyeler daha çok dinlenme alanı ve park alanı yapmalıdır.

Turistik şehirlerde, hizmet sektörünün desteklenmesi ve kontrolü yerel yönetimler tarafından yapılmalıdır.

Öğrenci yurtları, öğretmen evlerini yerel yönetimler yapmalı ve işletmelidir.

Her belde ve şehirde; belediye meclisleri dışında, halkın eğilimini yansıtabilecek ve yerel yönetimleri, sivil toplum örgütleri, ticaret ve sanayi odaları, ziraat odaları ve varsa yüksek okul veya üniversiteler ile halktan seçilecek istişari halk meclisleri olmalıdır.

Belediye oluşturma ve kaldırılması için ilgili yörelerde referandum şartı konulmalıdır.

Planlama, işleyiş ve örgütlenme yapısı; belediyelerin kendileri tarafından iç denetim yoluyla yapılmalıdır. Parti genel merkezlerinin, İçişleri Bakanlığı'nın ve valilerin vesayet yetkisi kaldırılmalıdır. İcabı halinde, Belediye Meclis üyelerinin onda birinin isteği ile denetim ve yolsuzluk iddialarında kovuşturma, sayıştay ve yerel mahkemeler tarafından yapılmalıdır.

Belediyelerin de kendilerini ve bölgelerinin haklarını ilgilendiren konularda doğrudan mahkemeye gitme hakları olmalıdır.

Tüm imar planlaması ve uygulaması Belediyeler tarafından yapılmalı; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve TOKİ'nin merkezden plan yapma yetkileri kaldırılmalıdır.

Belediyelerin vergi toplama hakkı genişletilmeli, özel kişi ve şirketler tarafından belediyelere yapılacak hibeler, okul, yurt, hastane gibi aynı yardım şeklinde de olabilmelidir.

Bütçeden yapılan sosyal yardımlar; hane halkına ayrılan ödenekler belediyelere aktarılmalıdır. Bu yardımları hak edenler; yöre halkını daha iyi tanıyan; belediye, sanayi odası, ticaret odası ve ziraat odası tarafından seçilen bir heyet tarafından tespit edilmelidir.

Bunun için Türkiye, 1988 yılında imzaladığı ve 1993'te yürürlüğe giren Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler özerklik şartnamesinde çekince koyduğu maddelerden yukarıdaki prensiplere uyan ve demokratik olanlarla ilgili çekincelerini kaldırmalıdır.