Atilla ÇİLİNGİR editör kısıtlı

Tarih: 19.09.2024 00:22

KIRILMADIK NE KALDI? - 49

Facebook Twitter Linked-in


...dünden devam

Şimdi özellikle 2004 yılında başlayan AB müzakere süreci ve ‘Annan Tuzak Planı’ oylaması sonrasında yeniden dış işlerimizin gündemine oturan, 2008 yılında yeniden başlayan müzakere sürecinden bu yana adeta müzakere masasında unutulan/unutturulan Kıbrıs konusuna, tarihi gerçekleriyle bakalım:

Nedir bu Kıbrıs Milli Davası?  Nedir bu Kıbrıs Türk’ünün yıllardan beri çektiği?

Kıbrıs konusu benim için 1960’lı yıllardan beri zihnimde yer etmişti… O dönemde K.T.K.A‘da görevli ( Adanın 1878’de İngiltere’ye tesliminden sonra, 1960 yılında yapılan Garantörlük antlaşması gereğince adaya çıkan Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayı ) Dr. Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ve çocuklarının 21 Aralık 1963 tarihinde Rum’lar tarafından hunharca katledilmelerinin Türkiye’de duyulması, fotoğraflarının gazetelere yansımasının resimlerini hiç unutamadım. O zaman ben Kuleli Askeri Lisesinde 1’nci sınıfta askeri öğrenciydim.

 O yıllarda Kıbrıs Türk’üne uygulanan o vahşet tablosu; beni daha gençlik yıllarımda Kıbrıs adasında yaşanan olaylara kilitlemiş, mutlaka bir gün o adada görev almayı aklıma koymuştum.

  Zaten 60’lı yıllar,( Bk. Kaynakça-15) Kıbrıs Konusuna Türk Milletinin ‘’Milli Davamız’’ olarak sahiplendiği çok özel bir dönemi kapsar.

 Böylesi bir sürecin başladığı o süreçte, 1967 yılında Teğmen rütbesiyle ordu da görev almıştım.

 Kıbrıs adasında da Rumların, Kıbrıs Türküne karşı girişmiş olduğu tedhiş hareketlerinin yoğun bir şekilde yaşandığı bir dönem başlamıştı.

  Adada yaşanan bu kargaşada; Kıbrıs Türk Halkı, Rum saldırılarından kendilerini korumak amacıyla 28 Kasım 1967 de ‘Geçici Kıbrıs Türk Yönetimini’ ilan etmişti.

 İşte bu kritik süreçte; Rumlar, ‘Acritas Planının’ uygulayıcısı Yunanlı General Grivas’ın komutasında Yunan Alayı subaylarının ve askerlerinin de katılımıyla 5-6 Bin kişilik bir kuvvetle, Kıbrıs Türk’ü için çok önemli bölgeler olan Geçitkale ve Boğaziçi bölgelerine saldırarak, 30 Türk’ü katlettiler. (Bk. Kaynakça-11, Tarihten Gelen Çığlık isimli kitabım)

  Bu gelişmeler üzerine, Türkiye ve Yunanistan arasındaki Kıbrıs meselesinin çözümü için 1965’den beri yapılan görüşmeler kesildi. Bu gelişmeler üzerine, dönemin T.C Hükümeti Başbakanı Sn. Demirel T.B.M.M’ de Kıbrıs’a müdahale kararı aldı…

  Bu acılı yıllar yaşanırken, ben de 1963 yılından beri izlediğim Kıbrıs olaylarında, Kıbrıs Türk Halkının yanında olmak, onların özgürlük mücadelesine destek verebilmek amacıyla, K.T.K.A da görev alabilmek, gönüllü olarak onların yanında savaşmak için defalarca dilekçe vermiştim.

 Bu talebim, o dönemde karşılık bulmadı ama yıllar sonra kaderimin en önemli ödülü olarak bu şansı; 20 Temmuz 1974’de Kıbrıs Harekâtına üsteğmen rütbesiyle ve bölük komutanı olarak katıldığım o süreçte yakaladım.

  Kıbrıs Türk Halkının özgürce yaşam hakkına kavuşabilmeleri için bu savaşların tamamına katılarak Gazi unvanı ile onurlandırılmak şerefine, 1999 yılında da; K.K.T.C yurttaşı olmanın gururuna nail oldum…

  15 Temmuz 1974 tarihinde; Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanı Makarios’a karşı Yunanistan’daki, cuntanın da desteği ile adada oluşturulan E.O.K.B terör örgütü tarafından bir darbe gerçekleştirildi.

  Cumhurbaşkanı Makarios bu darbeden hayatını zorlukla kurtarmış ve İngiliz üssü Dikelya’ya kaçmıştı. Bu darbe sonucunda, adada ‘’Helen Cumhuriyeti’’ adı altında illegal bir oluşum ilan edilmiş. Başına da, ‘’Türk Kasabı’’ lakaplı Nicos Samson getirilmişti. Adanın her yanı Yunan ve Helen Bayraklarıyla donatılmıştı!

 Aslında bu darbenin tek bir amacı vardı!

  O da; 193’te ‘Acritas Planına’ göre yapamadıklarını, bu defa gerçekleştirerek; Kıbrıs Türk Halkını topluca yok etmek ve adayı Yunanistan’ bağlamaktı…

 Bu önemli gelişmeler üzerine Türkiye; 1959-1960 Londra ve Zürih antlaşmalarından doğan, garantörlük sıfatının kendisine vermiş olduğu yasal yetkiyi kullanarak; dönemin hükümet başkanı Sn. Ecevit’in, T.B.M.M’ inde almış olduğu karar doğrultusunda; 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs adasına askeri harekât başlattı.

devam edecek...


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —