CHP, "kurucu parti" olarak İmralı'daki teröristbaşı Öcalan'ın ayağına adam göndermenin siyasi faturasının ağır olacağını gördü. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “İmralı’ya gidene saygımız var. Erdoğan istiyor diye kimsenin vargonu olmayız. Kurucu iradeyiz, siyasetimizi kendimiz kurarız. CHP çözümü savunur, kimsenin planına uymak zorunda değildir" dedi.
Özel "Saygı duyarız" dedi ama bu kararın hemen ardından sanki cevap gibi Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş hakkında İçişleri Bakanlığı tarafından konserler nedeniyle soruşturma izni verilirken, Mansur Yavaş’ın belediye olarak, hastane önleri ve üniversite yakınlarındaki 13 ayrı noktada vatandaşlara ücretsiz çorba ikram etmesinin de soruşturmalara dahil edildiği öğrenildi.
Melih Gökçek hakkında ise herhangi bir soruşturma izni verilmedi!
***
Halkın birinci sorunu çorbayı kaynatmaktır. Üniversite öğrencisinin çorba sorunu ise daha ağırdır. Burs veya kredi bir hafta bile yetmez. Baba parası gecikirse, evden uzaktaki üniversite öğrencisi, bir çorbaya bile muhtaç duruma düşebilir. Kaldı ki bugün bir işkembe çorbası veya paça, en az 250 liradır. Mercimek veya Ezogelin çorbası daha ucuzdur ama günde üç öğün çorba yenmez...
***
Terör örgütlerinin arkasındaki asıl güç, ABD ve İngiltere'dir, bunun sebebi de çorbadır! Terör örgütünün isteklerini yerine getirmek, ABD ve İngiltere'nin emirlerini yerine getirmektir.
Oslo'da, 2009 yılında PKK ile Türkiye'yi masaya oturtan koordinatör ülke temsilcisi, “Sizi buraya biz getirdik, Abdullah Öcalan’ın talepleri TBMM’de görüşülecektir” dememiş miydi? Komisyon'da ne görüşülüyor? Öcalan'ın talepleri görüşülüyor işte! Abdullah Öcalan’ın taleplerini, bizzat Meclis’e gelerek kendisinin açıklaması da gündemdeydi ama onu yapamadılar, şimdi, Öcalan ile çorba içmek için İmralı'ya Meclis heyeti gönderiyorlar! Eş zamanlı olarak üniversite öğrencilerine sıcak çorba dağıtmak ise soruşturma konusu ediliyor.
ABD ve İngiltere, terör örgütlerini desteklerken, Türklerin, Kürtlerin, Arapların, Farsların çorbasına, ekmeğine kan doğramaya çalışıyor.
Trump da "Turkey (hindi) yüzde 33 düştü, Erdoğan'ın beni arayıp 'Ben yüzde 33 düşmedim' demesini istemem" diyerek Türkiye ile dalga geçiyor, bizimkiler ise her alanda ABD ne isterse onu yapıyor!
***
İşte son olarak Türkiye, COP31 iklim zirvesinin dönem başkanlığını ve ev sahipliğini üstlendi.
Oysa iklimde veya çevrede yaşanan asıl sorun küresel şirketlerin sahibi olan ABD, Çin, Hindistan ve AB ülkelerinin, okyanusları ve atmosferi kirletmesidir.
Eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore, 2023 yılında, Dubai’deki basın toplantısında, kurucu ortağı olduğu araştırma kuruluşu Climate TRACE'in hazırladığı, dünyada emisyona yol açan 352 milyon tesisin envanterini açıklamış ve emisyonların önceki yıla göre yüzde 1,5 artışla 58,5 milyar ton karbondioksit eş değeri seviyeye ulaştığını bildirmişti.
Rapora göre Çin 15,6 milyar ton karbondioksit eş değeri emisyonla en fazla emisyona yol açan ülke olurken, ABD 6,9 milyar ton ve Hindistan 4 milyar ton karbondioksit eş değeri emisyonla ikinci ve üçüncü sırada yer almıştı.
Bu ülkelerle birlikte Rusya, Endonezya, Brezilya, Japonya, İran, Kanada ve Suudi Arabistan, 2022'de en fazla karbondioksit salınımına sebep olan ilk 10 ülkeyi oluşturuyordu.
***
Türkiye'yi yöneten siyasi irade, 352 şirketin dünyayı kirletmesini sorun edeceğine, o şirketlerin kurallarını uygulamak için iklim zirvesi başkanlığını üstleniyor; bir taraftan da üniversite öğrencilerine dağıtılan çorbanın hesabını soruyor.
Ne gariptir ki Özgür Özel, "kurucu iradeyiz" diyor ama CHP başından beri, emperyal iklim dayatmalarını da tıpkı “süreç” dayatması gibi destekliyor!
Oysa bu sürecin asıl hedefi Türk egemenliğine son vermektir. Sürecin sahipleri bunu açık açık söylüyor.
Sonra da “kurucu irade” olan CHP, kent lokantası veya kreş açmanın, üniversite öğrencisine çorba dağıtmanın hesabını veriyor!
Arslan BULUT(Yeniçağ)
