T E K R A R
Türkiye medya silahı ile beyinler uyuşturulmaya, zihinler kilitlenmeye, gerçek dışı olanların gerçekmiş gibi bilinmesine son sürat zemin hazırlamaya devam ediyor. Sahipleri farklı görünüyor, ama hepsi aynı havuzun parçası. Aynı merkezden yayın politikalarını belirliyorlar. Aynı manşetler aynı benzer yorumlar.. Birilerini övmek karşıt olanları ise eleştirmek başkaca bir yayın amaçları yok. Yazılı ve görsel medya ile kitlelerin algılamalarında değişim dönüşüm oluşturulmaya devam ediliyor. Yandaş, candaş, yoldaş medya; kitlelerin bilinçlenmesinde başroldedir.
Medya, kitlelerin zihninde oluşturduğu imajla; haini kahraman, kahramanı hain gösterebiliyor. İslam’ın esasına göre hareket etmeyeni İslamcı lider diye gösterebiliyor. Katliamı yapanların kimliklerini veya yerlerini değiştirebiliyor. Fotomontajla yıllar öncesinin fotosunu güncel bir olayda kullanabiliyor.
Dünya, yeniden eli kanlı demokrasi havarilerinin kana susamışlığını yaşıyor. Örgütlüyorlar, silahlandırıp yönetime başkaldırtıyor sonrada halka zulmediyorsun diye ölüm kusuyorlar.
Avrupalı emperyalistler tarihten bugüne kanla beslenen elleri beyinleri kanlı olanlardır.
Milyonlarca insanı öldürenler ne yazık ki insan hakları, özgürlük, demokrasi sakızını çiğniyorlar ve çiğnetiyorlar. Akıl hocalığını kendilerinde hak olarak görebiliyorlar.
Kitleler; çoğu kez yaşanılan toplumsal, siyasal sürecin arka planını anlamakta zorlanır. Yaşanılanlar tarih olduktan sonraysa yapılacak bir şey kalmaz. Geçmişi kitaplardan okuyup belleğine eksiksiz kazıyan insanoğlu yaşananların nedenlerini ve olası sonuçlarını algılamakta nedense aynı feraseti gösteremez.
Emperyalizm; Ortadoğu coğrafyasında başlattığı değişim dönüşüm operasyonunun başarılı sonuç vermesini arzulamaktadır.
Medya ilizyonuyla topluma şırıngaladığı psiko-kültürel narkozun etkisinin operasyon tamamlanıncaya kadar geçmemesini istemektedir. Ortadoğu halklarının feraset testinden sınıfta kalıp kalmayacağı verilen narkozun etkisinden kurtulup kurtulamamasına bağlı görülüyor.
Ortadoğu ülkelerinin tabi tutulduğu değişim-dönüşüm operasyonu sürüyor. Ulus devlet niteliğinin çözülmesi, siyasi coğrafyanın küçülmesi, millet bilincinin dağıtılıp etnik ve mezhepsel kompartımanlara bölünme, geleceğe yönelik ortak hedeflerden vazgeçilerek özgür ülkenin yurttaşlığından amaçsız sürüye dönüşümün tamamlanması.
Kaderini ve geleceğini belirleme iradesini kaybetmiş, emperyal sistemin verdiği rolü itirazsız benimseme psikolojisinin yönetimden başlayarak tüm halkı etkisi altına alması için adeta toplu hipnoz seansı yapılmış gibidir.
Tarih bize; devletlerin güç katsayısının sahip bulundukları ekonomileri olduğunu göstermektedir. Ekonomik olarak komşularından üstün olanın siyasal, askeri gücünün de yüksek olması doğaldır. Ekonomik üstünlüğü sağlayıp çekim merkezi olan, diğerlerinin ekonomik gelişmesini engelleyip kendisine rakip olmalarının da önünü kesmektedir.
Milli dirençle karşılaşmadan sonuçlandıracak psiko-kültürel tasfiye programı uygulanıyor. Halkın derin bilinçaltında yaşattığı kolektif duyarlılığını köreltip, milli kimliğe, kültüre dönüşüp harmanlanan din algısının yok edilmesini bu nedenle zorunlu görmektedirler.
Var olan rejimlerin tasfiyesiyle, ekonominin, siyasetin, devletin denge kurumlarının, kısacası sistemin baştan aşağı emperyalizmin arzuları doğrultusunda yeniden düzenlenmesi operasyonunu, halkın stratejik olarak algılayamadığı görülmektedir.
Türkiye; tarih boyunca mazlumun mağdurun zayıfın yanında yer almıştır. Ne yazık ki; şimdi ise koltukları ikballeri için zalimin güçlün kanlı olanların yanında el pençe duruyorlar. Hıristiyan katliamına sinerek susuyorlar. Susanlar hala kendilerini Müslüman gösteriyorlar.
İslamcı tarikat, cemaat ve partileri; dünyevi zevklerle sarhoş ederek kendilerini köle yapan, Hıristiyan batılı kanlı güçler, Müslüman dünyasını kan, gözyaşı, şiddet sarmalına soktular.
ABD-İngiltere, kendine bağımlı işbirlikçi yönetimler oluşturmaktadır.
Kendilerini lider sanan gafiller ise; liderlik ödüllerini Hıristiyanlardan alırken giydikleri papaz elbiseleriyle, din iman yalanlarıyla halkı kandırmaya devam ediyorlar.
Sömürgeci, soykırımcı eli kanlı demokrasi havarileri yalan üzerine kurulu demokrasi, insan hakları özgürlük refah söylemleri ile halkaları kendi çıkarlarına göre yeniden düzenlemeye köleleştirme yöntemlerinde değişime ve dönüşüme devam ediyorlar.
Unutulmamalıdır ki; lider yapılırken de linç edilirken de medya başroldedir.
Günün Sözü: Sömürüye ve baskıya karşı olmayanların köleleşmesi kaçınılmazdır.
Prof. Dr. Nurullah AYDIN