Trump, ABD’den kaçak göçmenleri sınır dışı ediyor. Bunlar içinde 80 bini Türkiye’den giden kaçaklardır. Almanya’da Hristiyan Demokratlar, kaçakları sınır dışı etmek için yasa tasarısı hazırladı. Almanya’da Türkiye’den giden kaçak 300 bin kişi var ve bunların yüzde 90’ının iltica talebi reddedildi.
22 Ocak 2025’te bu köşede, beyin göçü ve sermaye göçünün nedenlerini yazmıştım. Aslında Türkiye’den göç, yalnızca beyin ve sermaye göçü ile sınırlı değil, artık yerli ve yabancı, toplumun yarısı Türkiye’de durmak istemiyor.
Metropol araştırmasının, 2021 Ocak, 2022 Ocak ve 2023 Ekim aylarında yaptığı ‘yurt dışında yaşamak ister misiniz?’ anketlerine, 18-34 yaş arasındakilerin yüzde 60’ı ve 35-54 yaş gurubu içinde olanların da yüzde 40’tan fazlası Türkiye’den gitmek istediğini bildirdi.
Başkanlık sisteminin gündeme gelmesi ile 2016 yılından bu güne kadar TÜİK verilerine göre ve 2024 tahmininide katarsak 4 milyona yakın kişi yurt dışına göç etti. Türkiye’den göç, başkanlık uygulamasından sonra arttı.(Aşağıdaki Grafik)
Kaynak : Veriler TÜİK
Birleşmiş Milletler’e göre, Venezuela'da yaşanan siyasi, ekonomik ve sosyal krizler nedeniyle, yaklaşık 7,7 milyon Venezuelalı ülkesini terk etti. Venezuela, Suriye ve Sudan'ın ardından dünyada en fazla göç veren üçüncü ülkedir. Türkiye’nin en fazla göç veren bu gibi ülkeler arasına girmesine kimin gönlü razı olur ?
Türkiye’nin bu duruma düşmesine, Cumhur İttifakı içinde itibarı saraylarda arayanlar ve kendisini milliyetçi olarak tanımlayanlar ne diyor? Ben bir vatansever olarak çok fazla üzüntü duyuyorum.
Dahası bugüne kadar hükümet neden bir önlem almadı? Herhalde hiçbir iktidarın, hiçbir hükümetin, “giderlerse gitsinler” demek lüksü yoktur. Aksi takdirde “acaba hükümet bir kesimin gerçekten gitmesini mi istiyor sorusu ve algısı” oluşur.
Halkın huzuru ve refahı yerinde olsa Türkiye’den neden gitmek istesin?
Huzurumuzun bozulmasının başta gelen sebebi, 20 yıldan fazladır siyasette kamplaşma ve insanlar arasına sokulan ayırımcılıktır.
Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı konusunda her gün bir sorun ortaya çıkıyor. Seçilmiş siyasetçiler, gazeteciler, düşüncesini söyleme cesaretini gösterenler, ya hapiste veya mahkemelerde tehdit altındadır.
Zafer Partisi Genel Başkanı Cumhurbaşkanına hakaretten suç unsuru bulunmayınca bu defa Kayseri’den gelen bir dosya ile “Halkı kin ve düşmanlığa teşvik” ten tutuklandı.
Ayşe Barım’ın önce sektörde tekelleşmeye neden olduğu iddia edildi, sonra 12 sene önceki Gezi Parkı olaylarına iştirak ettiğine dair yazılı ve görsel basında yer alan iddialar sebebiyle "Türkiye Cumhuriyeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçlamasıyla gözaltına alındı.
Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Köksal Bayraktar dünkü Cumhuriyet Gazetesi’nde, her davada kullanılan ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu’nun oluşması için yasaya göre “Toplum güvenliği için açık ve yakın bir tehlike oluşturması gerekir”’ şeklinde açıklamıştı.
Günlük yaşantımızda binlerce benzer örnek verebiliriz. Diken üstünde yaşıyoruz.
