Bahçeli grup konuşmasının başında ipucunu vermişti. Tarihin akışını değiştirecek bir öneride bulunacağını açıklamıştı.
Ne olabilirdi?
1 Ekim’de DEM Partililerin elini sıkmak... 15 Ekim’de Öcalan’a çağrıda bulunup terör örgütünü tasfiye etmesini istemek... 22 Ekim’de, dün de Öcalan’ı Meclis DEM parti grubuna davet edip, örgütü tümüyle tasfiye ettikten sonra umut hakkı vaat etmek...
Üç hafta içinde giderek yükselen bu çizgi Bahçeli’nin rastgele konuşmadığını, perde gerisinde pişmiş bir yemeği usul usul koklattığını gösteriyor.
Diyelim ki, üst üste 40 düğüm olmuş bir konuya yaklaşırken önce en üst düğümden başlamak gerekir. Bahçeli belki 20. düğümden başladı! Bunun adının açılım olmadığını söyledi; haklı! Açılım ötesi bir durum. O kadar ötesi ki böyle bir konuşma yapmayı DEM bile düşünmezdi!
Erdoğan’ın Bahçeli’ye destek vermesi, daha önce sorduğumuz “Ne pişiyor” sorusunu güncel kılıyor?
***
Önümüzdeki günlerde çok konuşacağımız bu konunun arka planını anımsatalım! Bahçeli’nin konuşmasından sonra arşivimize baktık; daha önce dokuz kez benzer süreç yaşandı. Adı kimi zaman “eve dönüş” kimi zaman “barış süreci” oldu. Hepsi yasayla yürürlüğe girdi.
İlki 5 Haziran 1985’te Özal tarafından çıkarıldı. 1984’te başlayan PKK terörünün 3-5 çapulcu işi olmadığı görüldü. Yasayla teröristlerin dağdan indirilmesi hedeflendi. 157 kişi yasadan yararlandı!
Orthopäden (70) verraten: Dieser Schuh soll Fußschmerzen lindern!
Gesundheitsjournal
İkincisi yine ANAP tarafından 25 Mart 1988’de çıkarıldı. Adı “Topluma Kazandırma Yasası”ydı. Hedef binlerdi, 359 kişi dağdan indi!
Üçüncüsü Nevruz’a denk getirildi. 21 Mart 1990’da “Eve Dönüş Yasası” olarak çıktı. Sayı 152 idi. PKK uluslararası bir güç oluyordu!
Dördüncüsü Demirel-İnönü hükümetince 26 Kasım 1992’de çıkarıldı. Demirel’in “Kürt realitesini tanıyoruz” sözünün karşılık bulacağı düşünüldü. 393! Rekordu! Ama hedef dört haneliydi!
Beşincisi Özal’ın ölümünün ardından Demirel’in cumhurbaşkanlığı, Tansu Çiller’in başbakanlığında 28 Şubat 1995’te çıktı. 409! Bu terör örgütüne yıllık katılımın bile altındaydı!
Altıncısı Öcalan’ın 15 Temmuz 1999’da Türkiye’ye getirilmesiyle oluşan iklimde 26 Ağustos 1999’da Ecevit hükümetince çıkarıldı. En yüksek sayıydı ama 562’ydi!
Yedincisi 24 Şubat 2000’de denendi; sadece 8 (sekiz)!
Sekizinciyi AKP, iktidara gelişinin dokuzuncu ayında büyük umutlarla, 29 Temmuz 2003’te çıkardı; 353!
Dokuzuncu 10 Temmuz 2014’te “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun” olarak çıktı. Ertesi yıl AKP seçimi kaybetti ve tam tersi bir süreç işlemeye başladı. İktidarlar şefkatli devletle şiddetli devlet arasında gitti geldi!
***
1985-2014, 29 yılda 9 deneme... Geldik bugüne!
Terörün başlangıcının 40. yılındayız!
Öcalan’ın Türkiye’ye getirilişinin 25. yılındayız!
Bahçeli’nin öncülüğünü ettiği açılım ötesi saçılımla yeni bir sürece girdik!
Bahçeli, “Hüküm cümlem”, “Kararlıyız”, “Başaracağız, başaracağız” gibi pekiştirici sözlerle sonuç almayı dayatan bir duruş içinde!
Nasrettin Hoca’ya komşuları sormuş:
- Hocam abdestsiz namaz kılınır mı?
Hoca, “Ben kıldım oldu” demiş!
Bu süreç Bahçeli’nin “Ben dedim oldu” demesiyle yürüyecek bir süreç değil. İç barış hepimizin en büyük özlemi. Ancak Erdoğan-Bahçeli’nin bu konuda da ülkeye verebileceği bir şey yok!
Onuncu deneme iktidarı sürdürmenin iyi hesaplanmamış bir çıkışı olarak görünüyor.
Tutarsa devam tutmazsa ne gam!