Kamuoyunda ve medyada çok fazla yer almayan, Papa’nın İznik’te düzenlenen bir ayine katılma amacıyla yapacağı Türkiye ziyareti 27-30 Kasım 2025 tarihleri arasında gerçekleşecektir.
Bu konuda 19 Eylül 2025’deki haftalık yazımda “İznik ziyaretindeki kritik hususlar” başlığıyla ön bilgi verilmiş, kesinleşen ve programı da açıklanan bu ziyaretin, sadece dini yönünün olmadığına, aynı zamanda dini kisve altında siyasi yönlerinin de bulunduğuna bazı hatırlatmalar da yaparak dikkat çekmekte fayda görülmüştür.
Ziyaret programı
Vatikan Şehir Devleti'nin lideri de olması nedeniyle Papa'nın Türkiye ziyareti, kendi arzusuna istinaden, Cumhurbaşkanı’nın davetiyle yapılmaktadır.
Papa 14. Leo, 27 Kasım'da ilk olarak Ankara'ya gelecek. Anıtkabir ziyaretinin ardından resmi temaslarda bulunacak, Cumhurbaşkanı ile görüştükten sonra da İstanbul'a geçecektir.
28 Kasım’da Harbiye'deki Kutsal Ruh Katedrali'ni ziyaretinin ardından İznik'e giderek; Birinci İznik Konsili'nin 1700.Yıldönümü törenlerine katılacak, sonra tekrar İstanbul’a dönecektir.
29 Kasım'da Sultanahmet Camiini ziyaretinin ardından İstanbul'daki Hıristiyan topluluklarla bir araya gelecektir. Volkswagen Arena'da bir ayin yönetmesi de beklenmektedir.
30 Kasım ise Kumkapı Meryem Ana Patriklik Kilisesi'nde ayine katılacak, bilahare Patrik Bartholomeos ile bir araya gelecek, daha sonra da İstanbul'dan ayrılarak Lübnan'ın başkenti Beyrut'a geçecek, burada ülkedeki resmi ve dini otoritelerle bir araya gelecektir. 02 Aralık’ta da Roma'ya dönmesi beklenmektedir.
İznik ziyaretinin önemi
Birinci İznik Konsili, bir noktada Hristiyanlığın ilk konsili olarak nitelendirilmektedir. Konsil’in, MS 325 yılında Roma İmparatoru 1. Konstantin’in çağrısıyla toplanarak, İznik Gölü’nün sular altında kalan sarayında yapıldığı, Konsil’e tüm dünyadaki kiliselere bağlı piskoposların katıldığı, Hristiyan doktrinini şekillendiren kararların da alınarak Hristiyanlık dinin temellerinin burada atıldığı söylenmektedir.
Konsil’deki en önemli olayın, Hz. İsa’nın sadece bir insan olduğu, Tanrı'nın oğlu olmadığı görüşünün reddedilip, bugün dahi kabul gören Tanrı’nın oğlu olduğunun kabul edilerek karara bağlanması olduğu ifade edilmektedir.
Papa’nın bu ziyaretinin, sadece Vatikan’da veya ilahiyat çevrelerinde değil, diğer ülkelerde farklı inançların ve kültürlerin de ilgisini çekerek yeni gelişmelere sebep olacağı düşünülebilir.
Ziyaretin, Türkiye’deki Katolik cemaati ve Fener Rum Patrikhanesi’yle görüşmeleri de kapsaması, Katolik Kilisesi ile Ortodoks dünyası arasında ekümenik bir dayanışma ve diyalog fırsatı olarak düşünülmesini de beraberinde getirmektedir.
Papa’nın ziyarete ilişkin bir beyanında Bartholomeos’tan, ziyaretin/ayinin ev sahibi olarak söz etmesi, bu görüşmelerin Katolik ve Ortodoks dünyası arasında, özellikle İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi’yle ilişkileri güçlendirme potansiyeli taşıdığını teyit etmektedir.
Patrik Bartholomeos, ekümenik statüsünde ısrarlı olup, bu konuda her fırsatı değerlendirmeye çalışmakta, ABD başta bu konuda bazı ülkeler de buna destek vermektedir. Bu konuda Türkiye’ye haksızlık yapılması bir tarafa, bunun Türkiye’nin güvenliğine olan olumsuz etkisi de bilerek işlenmektedir.
Bu yıl dönümünün, Paskalya için ortak bir tarih kararlaştırılması gibi bazı somut konuların ele alınmasına da vesile olacağını söylemek mümkündür.
Ziyaretin siyasi boyutu
Bir Papa’nın, Türkiye’deki bu tarihî Hristiyan mekânını ziyaret etmesi, inançlar arası diyalog ve jeopolitik açıdan hem varlık gösterme hem de tarihsel bir tanıma olarak da okunabilir.
325 yılında Roma İmparatoru Konstantin’in çağrısıyla İznik’te toplanan büyük dini kurul, yalnızca inançla ilgili tartışmaları sonlandırmakla kalmamış, dini siyasetin merkezine yerleştirmiş ve inancı yalnızca ruhani bir mesele olmaktan çıkarıp, imparatorluk yönetiminin aracı haline getirmiş, yani dini resmen siyasallaştırmıştır.
Bu ziyaretin amaçlarından biri, hatta önemli olanı da İznik’in kutsal bir merkez olduğunun hatırlatılarak bu konuda bir güncelleme yapılmasıdır.
Hem bu konu hem de ekümeniklik konusunun hassasiyeti dikkate alınarak bundan 100 yıl önce o dönemdeki Papa’nın benzer bir ziyaret talebi ATATÜRK tarafından reddedilmiştir. Çünkü konu, Ulu Önder tarafından sadece bir dini ziyaret olarak değil, Batı'nın hafızasında İznik üzerinden Türkiye topraklarına ruhani bir pencere açma girişimi olarak değerlendirilmiş, bu ziyarete karşı çıkışı da Cumhuriyetin egemenlik refleksinin bir parçası olarak görülmüştür.
Bugün aynı senaryonun, farklı oyuncularla yeniden sahnede olduğu, ziyaretin, İznik Konsili’nin 1700. Yılına denk getirilmek suretiyle dini bir masumiyet olarak gösterilip, Katolik-Ortodoks yakınlaşmasına alan açmak için bir vasıta olarak kullanılmaya çalışıldığı söylenebilir. Ortodoks Patrikhanesinin de bu ilişkinin içinde olması, öngörülen düşünceleri teyit etmektedir.
Bunun sadece bir dini ve protokol ziyareti olmadığı, İznik’in halen UNESCO Dünya Mirası geçici listesinde olduğu, bu ziyaret sonrası "kalıcı statü" için baskıların artabileceği, kültürel miras üzerinden “uluslararası dini alan” türü söylemlerin zaman içinde uluslararası platformlarda gündeme getirilebileceği ve böylece gelecekte “özerk statü” tartışmalarına zemin hazırlayabileceği de dikkate alınmalıdır.
Su altında bulunan Konsil Bazilikası kazı çalışmaları, AB fonlarıyla desteklenmektedir. Bu kazılar sadece bilimsel değil, bir geri çağrının parçası olarak da görülebilir. Bu kilisenin “Hristiyan dünyasının ortak mirası” olarak gösterilmesinin, "biz buradayız" iddiasına da zemin hazırlayabileceği ve bunun da yalnızca geçmişin hatırlanması değil, geleceğe bir anlam dayatması yaratabileceği hesaba katılmalıdır.
BBC, Guardian ve benzeri yabancı yayın organlarının bu ziyareti “Hristiyanlığın Anadolu’daki köklerine dönüşü” olarak tanıtmasındaki maksadının ve Papa’nın İznik çağrısının, bölünmüş Hristiyanlığın yani, Doğu–Batı Kilisesi’nin birleşmesi fikrine dayandığını analiz etmekte fayda görülmektedir.
Evanjelik–Siyonist yakınlaşması
Amerikalı Papa’nın İznik hamlesi, ABD’deki Evanjelik–Siyonist yakınlaşmasının Avrupa ayağı olarak da görülebilir. Bu yakınlaşma ABD’de devlet politikası hâline de gelmiştir. Trump’ın önceki döneminde Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınması, Dışişleri Bakanı Pompeo’nun Tanrının Trump’ı İsrail için gönderdiği ve Başkan Yardımcısı Pence’in de Kudüs için sarfettiği ifadeleri hatırlanmalıdır. ABD’de oldukça fazla Evanjelik seçmen bulunduğu ve bunların seçilmiş üyelerinin de Kongrede etkinlik sağlama kapasitesine sahip olduğu dikkate alınmalıdır.
Diğer taraftan İngiltere Middle East Eye, ABD Bşk. Yrd. Vance’in Papa Leo’nun İznik’e yapacağı ziyarete eşlik etmek için 28 Kasım’da Türkiye’ye gelmeyi planlandığını öne sürmüştür. Bu ziyaretin gerçekleşmesi, Vance’in görüşmeler yapmak için Türkiye’ye gelmesinin ötesinde Evanjelik-Siyonist birlikteliğinin bir tezahürü olarak da görülebilir.
***
Bu ziyaretin sadece dini sembollerin ve isteklerin yerine getirilmesi için yapılacağı düşünülmemeli, altında yatan diğer amaçların da iyi analiz edilmesine ihtiyaç gösterdiği dikkate alınmalıdır. 14. Leo, bu ziyaretle Türkiye’ye gelen beşinci papa olacaktır
