Mustafa BALBAY

Tarih: 19.10.2024 19:23

Şahsıma mektuplar (39) Eyyy Acemioğlu!

Facebook Twitter Linked-in

Birleşmiş Milletler gibi Nobel komitesinin de ne kadar aciz olduğunu gördüm.

 

 

Ekonomi ödülünü Daron Acemoğlu adındaki çırağa vermişler. Zaten tek başına bir şey yapamadığı için beraber çalıştığı iki kişiyle birlikte vermişler. Bu bile malum zatın ne kadar acemi olduğunu gösteriyor. Acemioğlu demek daha yakışacak.

 

Tutmuşlar ödülü neden ona verdiklerini uzun uzun anlatmışlar. Memlekette cahil mi yok, bir sürü yorumcu Acemioğlu’nun devletler neden çöker, ekonomiler ne zaman kırılgan olur tezlerine meze olmuş.

 

Bir ekonomist olarak belki müdahale ederim, faydam olur diye çalışma yaptığı alanlara baktım. Her madde akla zarar.

 

Şahsım olarak insanlığa hizmetlerimi sürdürmek bakımından Acemioğlu’nun sıraladığı maddelerin gerçek tariflerini vermek isterim. Bunlardan ihale hakkı affedersiniz, telif hakkı almak lazım ama neyse.

 

***

 

Demokrasinin güçlü olması, devletlerin çökmemesi için öncelikle kurumların olması gerekirmiş. Gelsin bizde kurum görsün. 1500 odalı sarayımın her odası bir kurum!

 

Liyakat çok önemliymiş. Gelsin bizden öğrensin. 1500 kurumlu sarayımda herkes bana layık olmak için neler yapıyor neler. Gözleriniz yaşarır, bunlar hangi bağda yetişiyor dersiniz.

 

Başka neydi? Eşitlik. Evet, çok şart. Biz ne yaptık? Herkesi maddi manevi vasatta eşitledik. Bu Avrupa falan ahmak. Çalışanların sadece yüzde 10-15’i asgari ücret alıyormuş, kalanlar kademe kademe değişiyormuş. Biz çalışanların yüzde 60’ına asgari ücret veriyoruz. Demek ki yüzde 50’nin üzerinde bir eşitlik sağlamışız. 

 

Orthopäden schwärmen: Revolutionäre Sandalen für den Sommer!

Gesundheits Magazin™

Eyyy Acemioğlu söyle bana dünyanın neresinde bu kadar eşitlikçi rejim var?

 

Bir de verimlilikmiş! Bunlar lafı doğru buluyor ama içini dolduramıyor. Milletim ne kazanırsa amma vergi olarak amma katkı payı olarak şahsıma veriyor. Vere vere bir hal olsalar da veriyorlar. Sorarım; benim milletimden daha ver-imli kim var dünyada?

 

***

 

Alın işte Nobel Ödülü verdikleri zatın tezlerinin âlâsını uygulamışız. 

 

Bir de ahlaktan söz ediyorlar. Her alanda ahlak çok önemliymiş, enflasyon toplumsal ahlakı bozarmış falan. Benim milletimin eli zaman zaman helal olmayan paraya değebilir. Yıllar önce söyledim, paranın rengi, ahlakı olmaz diye. Eli harama değebilir ama alnı secdeye değiyorsa affedilmiş demektir. Gereğini yerine getirmiş demektir.

 

Şimdi Acemioğlu’na sorsam sen diploma almışsın ama diploma ticaretini bilir misin desem bön bön bakar!

 

Bir de kolektif çalışma çok matahmış gibi övünerek anlatıyorlar. Üçü bir olup ödül almış. Asıl olan kul-ektif çalışma. Ayrıntılarını sonra anlatırım.

 

Ekonomi sekreterimin ne kadar başarılı olduğu milletimin ürettiği fıkradan belli. İşte okuyun, hayranlıkla gülün:

 

Mahallede çok güçlü bir pehlivan varmış. Taşı sıkar suyunu çıkartırmış. Lokantada limon istemiş, çorbaya sıkıp kaşıklarken sıska biri gelmiş. Çorbaya limon istemiş. Garson son limonu pehlivana verdiğini söylemiş. Sıska, “Sıktığı limonu getir, ben bir daha sıkarım” demiş. “Pehlivan su bırakmamıştır” demişler. Dinlememiş. Getirmişler sıkılmış limonu. Bir sıkmış, limon suyu çorbayı taşırmış. Pehlivan şaşkın, sormuş:

 

 

- Sen kimsin?

 

“Ben Mehmet Şimşek’im” demiş.

 

İşte şahsım, millet limon gibi sıkıldığı halde bir kez daha sıkabilen liyakatli memurlarla çalışıyor!

 

Naaaber Nobel!

 

Şimşek başarırsa, “Ben böyle adam seçerim” diyeceğim. Başaramazsa, “Beceremedi” deyip değiştireceğim!

 

Nasıl?

 

Derede çakıl, şahsımda akıl!


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —