Mustafa BALBAY


Şahsıma mektuplar (45) MİT’olojik namaz!

Şahsıma mektuplar (45) MİT’olojik namaz!


 

Başarıdan başarıya koştuğumuz bir haftayı daha geride bıraktık. Şahsım hangi alanda olursa olsun bir adım atacaksa önce zaferini ilan eder, ondan sonra yola çıkar! 

 

 

5 Eylül 2012’de ne demişiz? “Çok yakında Şam’a gideceğiz, Emevi Camisi’nde namaz kılacağız. Kardeşlerimizle kucaklaşacağız.” İşte 12 yılcık geçmiş, hemen vazifemizi yerine getirdik! 

 

Suriye’de medya birliklerimiz plakalarını aldılar, ilerliyorlar. Dönüş kabiliyetleri çok yüksek olduğu için ne kadar ileri giderlerse gitsinler, yön değiştirmeleri gerektiğinde hemen aynı hızla yola devam ederler.

 

Memleketteki, yani ganimet topraklarındaki Suriyelilere nasıl 12 yıl önce, “Gelsinler, milyona kadar yolu var, mesele değil” dediysek şimdi “Gitsinler, girsinler - çıksınlar mesele değil” diyoruz. Yolda bakarız. Neye karar verirlerse onun en iyi durum olduğunu söyleriz. Aklımda bir sürü plan var ama neyse! Mesela, gidenlere vatandaşlık verip “Şahsıma oy verirseniz, her türlü desteği veririz” desek. Seçimde Şam’da sandık kursak! Ne güzel olur. Türküsünü bile yakarız:

 

Oylar gelsin Şam’dan... Sevinelim akşamdan!

 

Bizim muhalefet bu işlere, seçimden bir gün önce kafa yorar. O zaman da atı alan Üsküdar’ı geçip Halep’e gider!

 

***

Asıl bugüne gelelim. MİT başkanımı Şam’a namaza göndererek herkese mesajımızı verdik.

 

Önce Diyanet İşleri başkanımı düşündüm; Audi’ye atlayıp konvoyla Emevi Camisi’ne gitse dedim. Bunu normal bulanlar olabilir. Bize normal lazım değil! Normal Özgür Efendi’nin işi! Ezber bozmak lazım!

 

AVVA - Yılbaşı Kampanyası Başladı!

Yeni yılda şıklığınızı AVVA’nın özel indirimleriyle tamamlayın! 2. ürüne %20, 3. ürüne %30 ve 4. ürüne %40 indirimleri kaçırmayın.

AVVA

Her şeyi bozuyoruz, elbette ezberi de bozacağız!

 

Aklıma 11 Mayıs 2013’te Hatay Reyhanlı’daki bombalı saldırıdan sonra yaptığım konuşma geldi. “53 Sünni vatandaşım şehit edildi” demiştim. Şimdi de Şam’da ilk iş olarak Sünnilerin gittiği camide MİT’olojik bir hareket çekmiş olduk.

 

Elbette herkes şahsımın bu hareketinden alacağı dersi almıştır.

 

Kimi, “Türkiye, Suriye’nin inançlara göre bölünmesini istiyor” yorumu yapar.

 

Ne güzel!

 

Kimi, “Türkiye, Şii İran rejimine karşı da bir mesaj verdi” yorumu yapar.

 

Ne güzel!

 

Amerika mutludur, “Biz de zaten böyle bir ayrım özgürlüğünden yanaydık” der.

 

Ne güzel!

 

Türkiye’de bunun yanlış olduğunu söyleyenlere, “Siz zaten din düşmanısınız. Sizi gidi Esad seviciler sizi” deriz.

 

Ne güzel!

 

İsrail’le zaten “Hiçbir konuda anlaşamıyormuş gibi görünme anlaşması” yaptık! Suriye’de istediği yeri bombalıyor. Biz de boş mu duruyoruz; demeç bombası yağdırıyoruz!

 

MİT başkanımın şoförlüğünü, ABD’nin terör örgütü lideri olarak önce kellesine sonra cebine 10 milyon dolar koyduğu, ilk demeci CNN’e veren Colani’nin yapması kimin dolmuşunda olduğumuzu gayet açık gösteriyor.

 

 

Daha ne yapalım? 

 

***

Bütün bunları yaparken cehapeyi ihmal etmiyoruz tabi.

 

Rotamız net:

 

Suriyelilere şefkat, cehapelilere şiddet! Kimileri, “Hem iç cepheyi güçlendirelim diyorsunuz hem cehapeye saldırıyorsunuz. Bu ne yaman çelişki” diyor.

 

Ne yaman çelişkisi... Bu yaman ilişki! Bizim iç cepheden kastımız, Cumhur İttifakı. Bu ittifakı güçlü tutmanın yolu cehapeye saldırmak. Onlara sürprizlerim var!

 

Çatışma ve Sosyal Gerginlik bakanıma söyledim. “Silkele şunları” dedim. O silkeleyemezse başka yöntemler buluruz elbet.

 

Karşımda kurum olarak cehape kaldı. Onu da içeriden dışarıdan silkeledik mi önümüz açık!