Konuk YAZAR


Sezer'in petrol yasası vetosunu hatırlayan var mı?

Sezer'in petrol yasası vetosunu hatırlayan var mı?


 

AKP'nin ilk Petrol Yasası’na CHP'li Tacidar Seyhan, MHP'li Oktay Vural ve Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan tepki göstermişti. Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu da "Yasada, yerel yönetimlere petrolden pay verilmesinin ülkenin birliğine karşı işlenmiş bir suç olduğunu görmemek için cahil olmak yetmez, mutlaka hain olmak lazım. Bu millet daha başka vesika istiyor mu? Bu ihanete başka belge lâzım mı?'' diye sormuştu!

 

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mete Gündoğan, "Bu, milli kaynaklardan vazgeçilmesi anlamına geliyor" demiş ve "Biz bu kadar müstemleke devleti miyiz?" diye sormuştu.

 

Petrol-İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın ise "Kanunun adı Türk, kendisi yabancı" demişti.

 

***

 

“Türk Petrol Yasası”, 17 Ocak 2007'de çıkarılmış, ardından 19 Ocak'ta Hrant Dink cinayeti işlenmiş; yaygın medya ve iktidar, olayı Türk milliyetçiliğine saldırı fırsatı olarak kullanmaya başlamıştı. Bu ortamda petrol yasasına basında bizden başka Melih Aşık, Erol Manisalı, Türkel Minibaş ve birkaç kişi daha tepki göstermişti.

 

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ise yasayı veto etmişti. Sezer, veto gerekçesinde, yasanın, 19. maddesi hükmü ile karadaki üretim alanlarından elde edilen ham petrol ve doğalgaz karşılığı vergi dairesine yatırılan devlet payının yarısının işletme ruhsatının bulunduğu ilin özel idare hesabına aktarılacağının öngörüldüğünü belirterek şöyle demişti:

 

“22.02.2005 günlü, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Yasası ile tekil devlet modeli yerine, 'idari vesayet' zayıflatılarak 'yerel' ağırlıklı devlet modeline geçilmesine olanak sağlanmış, yetki genişliğine dayanan güçlü merkezi yönetim yerine, görev ayrılığına dayalı güçlü yerel yönetimlere yer verilmiş, il özel yönetimleri, mali ve idari özerkliğe kavuşturularak merkezi yönetimin denetim ve gözetimi kaldırılmış ya da zayıflatılmıştır.

 

Bunun yanında, kimi özel idarelere petrol ve doğalgaz üretiminden alınan devlet payının yarısının aktarılması, idarenin bütünlüğü ilkesiyle bağdaşmayacak sonuçlar doğuracak niteliktedir.

 

Ayrıca, devlet payının yarısının işletme ruhsatının bulunduğu ilin özel idaresinin hesabına aktarılması, ülke kaynağının tüm toplumun çıkarı yönünde kullanılması yerine bir ya da birkaç ilin hizmetine sunulması, petrol zengini iller yaratarak bölgesel dengesizlikleri artıracaktır. Öte yandan, petrol ve doğalgaz üretiminden alınan devlet payının yarısının işletme ruhsatının bulunduğu ilin özel idaresine özgülenmesi, doğal kaynaklar üzerindeki bölgecilik akımlarını besleyecek ve tekil devlet yapısına zarar verecektir."

 

***

 

Sezer'den sonra Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olunca, Petrol Yasası, 2013 yılında yeniden çıkarılmıştı. Yeni yasada devlet payı sekizde bir olarak tespit edilmişti. Bu da yüzde 12 demekti!

 

Yeni petrol yasası çıktığı zaman, Yeniçağ, "Kapitülasyonlar, Petrol Yasası'yla geri döndü!" diye manşet atmıştı. Yasaya göre yabancı petrol şirketi, bulduğu petrolü ihraç ettiğinde kazandığı dövizi yurt dışında tutabilecekti. Eski yasadaki "milli menfaatlere göre karar verilir" vurgusu ve "Devlet adına arama ve işletme ruhsatı alma hakkı TPAO'ya aittir" hükmü de kaldırılmıştı

 

İlk Petrol Yasası'nın çıkarıldığı günlerde Türkiye'yi savunanlar, Hrant Dink cinayetinden sorumlu tutulduğu için savunma psikolojisine sürüklenmişti! Ergenekon davası için hazırlıklar yapılıyor, milli güçler tasfiye ediliyordu. Siyasi partilerin tepkileri yetersiz ve cılızdı...

 

Aynı dönemde, işgal altındaki Irak Parlamentosu'ndan da bir petrol yasası geçirilmişti. Irak Parlamentosu, devlet payını yüzde 18 olarak kabul etmişti. Anlaşılan Türkiye'de de görünmez bir işgal vardı ve bu güç, Irak'taki işgal kuvvetlerinden daha etkiliydi!

 

***

 

Bu arada, 11 ülkeden, ciroları yaklaşık 900 milyar Euro'yu bulan 19 çokuluslu şirketin üst düzey yöneticileri, 2004 yılından itibaren birkaç yıl üst üste İstanbul'da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında Yatırım Danışma Konseyi toplantıları yaparak satın alacakları ekonomik kuruluşları belirlemişti...

 

Financial Times'a göre Dexia, Fortis, Citigroup ve BNP Paribas gibi yabancı yatırımcılar, İstanbul'da çok ciddi miktarlarda alımlar yapmıştı...

 

Bütün bunlar, üniter devleti yıkıp yerine federal bir devlet kurmak için yapılıyordu. Sezer, veto gerekçesinde durumu izah etmişti ama siyasi, partiler kurumsal olarak bu gidişata ses çıkarmadı. Şimdi, üniter devlete son darbeyi vurmaya hazırlanıyorlar...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arslan BULUT(Yeniçağ)