Mustafa BALBAY


Sürecin şifreleri...

Sürecin şifreleri...


Birinci yılını dolduran, yolda “terörsüz Türkiye” adını alan süreçte şaşırtıcı olmayan bir “deltalaşma” aşamasına gelindi.

 

Bahçeli-Erdoğan-Öcalan üçgeninde devam eden, kamuoyuyla bütün aşamaları paylaşılmayan sürecin başlangıçtaki zemini değişmiş durumda. Tamamen iç işimiz gibi görünen gelişmeler Türkiye-Irak-Suriye üçgenine yayıldı.

 

İlki 5 Haziran 1985’te çıkan, “Eve Dönüş Yasası” adı verilen benzer arayışları daha önce 10 kez denedik. 1985’in güçlü başbakanı Turgut Özal bu yasayla devletin şefkatli elini uzattığını, karşılıksız kalmayacağına inandığını söylemişti.

 

Beklendiği gibi olmadı. Resmi sayılara göre 157 kişi yasadan yararlanmak için başvurdu. Özal’dan sonra da her hükümet böyle bir yasa çıkarıp işi çözeceğini düşündü. Olmadı! Bu anımsatmayı bir olumsuzluk durumu olarak değil, geçmişteki benzer adımların önemli bir deneyim olduğunu vurgulamak için yaptık.

 

***

 

Her adım öncekinden farklıydı. Son adımı en farklı kılan, başlatıcısıydı. 22 Ekim 2024’te Bahçeli’nin MHP grup toplantısındaki konuşması öylesine şaşırtıcıydı ki televizyonlar saniyelerce altyazı geçemedi!

 

Birinci yıldönümünde yine şaşırtıcı bir tablo ile karşı karşıyayız. Bu kez Erdoğan’la DEM Parti heyeti buluşuyor ama Bahçeli buluşmuyor!

 

Günün sonunda Erdoğan’la Bahçeli’nin arası açılmaz. Bu bağlamda derin bir kriz arıyor değiliz. Ancak ortada normal gitmeyen bir süreç var.

 

Vergi Yükünüzü Hafifletin

Yemek Kartı ile Gelir Vergisi ve KDV Tasarrufu 75.000 Noktada Geçerli

Ticket Restaurant Yemek Kartı

 

Tarafların durumu şöyle görünüyor:

 

AKP ve MHP terörsüz Türkiye dahil hangi konu olursa olsun, iktidarlarına zarar verecekse, durur! Söz konusu süreçle eşzamanlı olarak CHP’ye saldırının da başlaması elbette rastlantı değil. Terörsüz Türkiye mi CHP’siz Türkiye mi gibi bir ikilem olsa ne diyecekleri ortada!

 

Gelinen noktada Bahçeli’nin Erdoğan’la, DEM heyeti öncesi görüşmek istediği, ancak bunun gerçekleşmediği konuşuluyor. Sürecin gereğinin yapılması için Bahçeli’yle Erdoğan’ın aynı görüşte olmadığı anlaşılıyor!

 

DEM Parti’nin istemlerinin “maksimalist” bulunmasıyla başlayan bakış farkı açıldı mı?

 

Öyle görünüyor!

 

Bunda önemli etken iktidarın toplumda istediği tabanı bulamaması.

 

Aynı şey DEM Parti için de geçerli. İmralı ile Kandil arasında denge arayan DEM Parti önceki akşam Saray’da da duymak istediklerini duyamadı. Hatta görüşme sırasında iki tarafın da sürecin kilitlendiğini gördüğü ancak masayı deviren taraf olmama konusunda zımnen anlaştığı söylenebilir.

 

***

 

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın yoğun temasları, kamuoyuna açıklanan açıklanmayan görüşmeleri bundan sonraki gelişmelerin Şam eksenli olacağını gösteriyor.

 

Ankara’ya ulaşan haberlere göre bu cephede durum şu:

 

- ABD, Suriye’ye yeni silahlar gönderiyor. Bunlardan SDG de payını alıyor.

 

 

 

- SDG’nin Suriye içinde kalıp özerk bir yapıya kavuşması için ABD ile mutabakata varılmış görünüyor.

 

- Burada derinleşecek yapı Öcalan için de öncelikli tercih olabilir.

 

Yukarıdaki üç maddeyi daha ileri götürebilecek olasılıklar güçlü.

 

Böyle bir durumda Türkiye ne yapacak? Rivayet muhtelif!

 

Erdoğan-Trump görüşmesinde Türkiye’nin bölgedeki ABD politikalarına ters düşmeyeceği konusunda görüş birliğine varıldığına göre Suriye’deki gelişmelerde iktidarın da payı olacağını söylemek mümkün.

 

Yazının başında “deltalaşma” dedik... Delta coğrafi olarak çatal ağız demek. Nehrin denize dökülürken çatallaşması, birden çok kola ayrılması... Ama sonuçta aynı denize dökülmesi...

 

Erdoğan-Bahçeli-Öcalan deltalaşmasında da deniz, Tom Barrack görünüyor!