Mustafa BALBAY


Suriye’de ne pişiyor?

Suriye’de ne pişiyor?


Suriye, Esad rejiminin 8 Aralık 2024’te yıkılmasından sonraki en kritik günlerini yaşıyor. Gerek küresel aktörler gerekse çevresindeki tüm ülkeler gelişmelerin az ya da çok bir parçası.

 

 

Fotoğrafın en büyüğünden başlamak gerekirse Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) Suriye ayağı milim milim örülüyor. O haritada Suriye, üçte bir küçülmüş, denize çıkışını kaybetmiş bir ülke haline geliyordu! Büyüyen tek yer İsrail!

 

Haftaya Suriye’ye ilişkin iki gündemle başladık:

 

1) Lazkiye ve çevresinde yaşayan Alevi topluma yönelik saldırılar.

 

2) SDG ile Şam yönetimine hâkim olan HTŞ arasındaki anlaşma.

 

Önceki gece, Alevilerle ilgili gelişmelerin Türkiye’de de gerilim yarattığı, gerilimin siyasete de yansıdığı saatlerde Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı El Şara ile SDG’nin temsilcisi Mazlum Abdi arasında sekiz maddelik bir anlaşma yapıldığı duyuruldu.

 

Abdi, ABD helikopteriyle Şam’a geldi, hazırlanan metnin altına imzasını attı, gitti.

 

***

 

8 Aralık sonrasında zafer naraları atıp “Suriye’de devrim” diyenlere şunu söylemiştik:

 

Daha yol çok uzun. Dileğimiz, bütün, barış içinde bir Suriye’nin inşa edilmesi!

 

O gün bu düşüncede olanları, devrimi kıskanmakla, hatta bu duruma üzülmekle itham ettiler. Tıpkı 2011’de iç savaş başladığında Esad rejiminin haftalar içinde devrileceğine inandıkları gibi!

 

AdAkbank

25.000 TL Taksitli Avans Fırsatından Yararlanmak İçin Hemen Başvurun

Anında Onaylı Axess Kredi Kartı

İlk Kez Axess'e Başvur, %0 Faizli Taksitli Avans Fırsatını Kaçırma

25.000 TL Taksitli Avansı Hemen İnceleyin

%0 Faizli 25.000 TL'ye Varan Taksitli Avans İçin Axess'e Başvurun

İlk Kez Axess'e Başvur, %0 Faizli Taksitli Avans Fırsatını Kaçırma.

Gelinen noktada Suriye’de kalıcı bir iç barışın zemini, geleceğin nasıl inşa edileceğine dair strateji ne yazık ki yok!

 

Alevilerle ilgili haberlere iktidar ve medyası hemen şu damgayı vurdu:

 

“Esad artıkları!”

 

Onlara göre “Esad artıkları” isyana hazırlanmış, Şam da bastırmış. Farklı kaynaklardan gelen bilgiler, Suriye dışından gelmiş, halen bu ülkede olan HTŞ’yi yeterince “cihatçı” görmeyen grupların devrede olduğu yönünde!

 

Abdi-Şara anlaşması ise ABD’nin bölgeye ilişkin hesaplarından izler taşıyan bir metin. Dün özellikle bölge medyasına yansıyan haberlere göre Suriye’nin kuzeyindeki PKK uzantısı yapı olarak YPG, fiili özerkliği elde ettiğini ilan etti.

 

Anlaşmaya göre sayıları 50-70 bin arası değişen silahlı güç kendini koruyacak ama Şam’a entegre olacak. Şam’daki askeri güçler, savunma mekanizmaları İsrail tarafından önemli ölçüde tahrip edildi. Akla şu soru geliyor:

 

Yoksa Şam, YPG’ye mi tabi oluyor?

 

***

 

Birbirinden farklı işliyormuş gibi görünen iki sürecin birleştiği bir nokta var. Öcalan’ın “Silahları bırakın” çağrısının YPG’yi kapsayıp kapsamadığı tartışmalı!

 

Abdi-Şara anlaşmasında YPG’nin varlığını koruma şekli tartışmalı!

 

Bu tesadüf olabilir mi?

 

Öyle olmadığını ortaya koyan başlıca kanıt, Öcalan’ın YPG’ye yazdığı mektup. 12 sayfalık mektubun içeriğini iktidar biliyor, YPG yönetimi biliyor ama Türkiye kamuoyu bilmiyor. YPG, Şam’la yapılan anlaşmanın o mektuba uygun olduğunu söylüyor.

 

 

O zaman biz de sormadan edemiyoruz:

 

Suriye’de ne pişiyor?

 

Özlemimiz şu:

 

Suriye’de kurulacak yeni devlet yapısıyla Türkiye’nin, tıpkı 14 Ekim 2009’daki gibi ortak bakanlar kurulu toplantısı düzenlemesi. Aramızdaki 911 kilometrelik sınırın onlarca kapıyla birbirine açılması. Suriye’deki hiçbir grubu ötekinin önüne koymadan Şam merkezli ortak bir yapının kurulması.

 

Son gelen haberler bu özleme zemin olacak sağlamlıkta değil.

 

Türkiye, şu aşamada imkânsız gibi görünse bile bu özlemi ısrarla dile getirmeli.

 

Büyük özlemlerin hayali, gerçeği zorlar!

 

Aksi halde, BOP’a doğru yuvarlanıyoruz!