Prof.Dr.Esfender KORKMAZ


TEK ÇÖZÜM İMF KALDI

TEK ÇÖZÜM İMF KALDI


IMF ile işbirliği yapan ülkelerin kriz içinde olduğu anlaşılır. Türkiye’nin yaşadığı kur şoku, TL krizi sonunda ekonomik krize dönüştü. Ekonomide daralma başladı. Buna rağmen hükümet adına kriz demiyor. IMF’ye gitmiyor. Ama IMF’ye gitmezsek bu kriz daha da derinleşecektir.

Bugüne kadar ki uygulamalar göstermiştir ki IMF uzun dönemli yapısal dönüşüm politikası önermez. Bir ekonomide yapısal sorunların çözümü siyasi iktidarların sorumluluğundadır. IMF gelişmekte olan ülkelerdeki krizlerin diğer ülkelere sıçramasını önlemek için orta vadeli istikrar programları yapmış ve Dünya Bankası ile işbirliği içinde kredi vermiştir.

Dünyada ve Türkiye'de bazı çevreler IMF'ye tepki duyar. Nedeni IMF'nin ekonomik istikrar için, verdiği krediler için, Stand-By düzenlemesine gitmesi toplam talebi düşürmeyi, yani kemer sıkma politikalarını şart olarak koymasıdır.

IMF, İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan ve bizim de 1947'de kurucu üyesi olduğumuz bir kuruluştur. İkinci Dünya Savaşı sonrası dünyada yeniden ekonomik istikrarı sağlamaya destek için kurulmuştur.

Bugün 189 ülke IMF'ye üyedir. En büyük borçlu ülkeler: Arjantin, Ukrayna, Yunanistan, Mısır'dır. En büyük ihtiyati krediler, Meksika, Kolombiya, Fas'a verilmiştir.

IMF’nin temel kuruluş amaçları:

  • Uluslararası parasal iş birliğini sağlamak;
  • Uluslararası ticaretin yaygınlaşmasını ve dengeli bir şekilde büyümesini sağlamak;
  • Kur istikrarını sağlamak;
  • Birçok taraflı ödemeler sisteminin kurulmasına yardımcı olmak;
  • Ödemeler dengesi güçlükleri yaşayan üyelere koruma önlemleri ile birlikte kaynak sağlamaktır.

Genel olarak ekonomik kriz yaşayan ülkeler IMF’ye gider. Bunun nedeni IMF’den kredi almaktır. Bir diğer nedeni, yabancı sermaye ve uluslararası fonların IMF’ye itibar etmesi ve bu açıdan da ülke için çıpa işlevi yapmasıdır. IMF de Kriz dünyaya sıçramasın ve kredi geri dönsün diye karşılık olarak ve kendi koşulları içinde veya yakın istikrar programı ister.

Bugüne kadar krize girdiği halde IMF’ye gitmeyen ve kendi imkanları ile Krizden çıkan iki ülke 1997 krizinde Malezya ve 1998 krizinde Rusya oldu.

IMF olmaksızın, kendi beşerî ve iktisadî kaynaklarını kullanan Malezya, bu tedbirlerden hareketle ekonomisini krizden kurtarma başarısını gösterebilmiştir. Böylece Malezya, bir ülkenin IMF ve benzeri uluslararası kuruluşların müdahalesi/desteği olmaksızın kendi imkânlarıyla da ciddi sorunların altından kalkabilme potansiyeline sahip olabileceği konusunda iyi bir örnek olmuştur.

Rusya’nın kalkınma derdi yoktur. Doğal kaynakları ve Sovyetler döneminde eğitilmiş işgücü potansiyelini, halkın refahı için değil şövenizm için kullanmaktadır. Bu yüzden Rusya, halihazırda da krizden tamamen kurtulmuş bir ülke değildir.

Krize giren ülkelerden IMF’ye gidenler; Güney Kore, Tayland, Malezya, Filipinler, Singapur ve Endonezya‘dır.

Türkiye IMF'den ilk borcunu 1958 yılında almıştır. 1960-2008 arasında; IMF ile 21 Stand-By düzenlemesi yapmıştır. 1958 ile 2000 yılı arasında 33 milyar SDR tutarında kredi, 2001 – 2005 Stand-By düzenlemesi ile de 28 milyar dolar kredi almış ve 2013 yılında borcunun son taksitini ödeyerek bitirmiştir.

Hükümet orta vadeli programla, krizi çözeceğini zannetti olmadı. İstikrar programı yapmıyor. Ama IMF’ye gidersek hem döviz sorunumuz çözülür hem de hükümet zorunlu olarak istikrar programı yapar.