Türkiye, tarih boyunca farklı kültürlerin, inançların ve milletlerin bir arada yaşadığı kadim bir coğrafya olmuştur. 86 milyonu aşkın nüfusa sahip olan Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan bu yana, vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesi "Türk" kabul etmiş ve bu anlayış doğrultusunda bir toplumsal birliktelik inşa etmiştir.
1923’te Cumhuriyetin ilanıyla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkelerinden biri de eşit yurttaşlık olmuştur. Bu ilkeye göre, bu topraklarda yaşayan ve Türkiye’yi vatan kabul eden herkes, kökeni, dini, dili ya da ten rengi ne olursa olsun, eşit haklara sahiptir.
Türkiye’de sadece Türk kökenli vatandaşlarımız değil; geçmişte farklı dönemlerde Anadolu’ya yerleşmiş veya çeşitli nedenlerle buraya sığınmış Rum, Ermeni, Süryani, Boşnak, Kürt, Gürcü, Yahudi ve daha pek çok etnik ve dini gruba mensup insanlar da yüzyıllardır bu topraklarda barış içinde yaşamaktadır. Ülkemiz, Nazi zulmünden kaçan Yahudi bilim insanlarına da kucak açmış, Balkanlar’dan, Kafkaslar’dan ve Orta Asya’dan gelen soydaşlarını da bağrına basmıştır. Bu çeşitlilik, Türkiye’nin toplumsal zenginliğinin en önemli parçalarındandır.
Resmi dili Türkçe olan Türkiye'de, vatandaşlar kendi anadillerini aile içinde ve sosyal çevrelerinde konuşmakta özgürdür. Anayasa ve yasalar, bireylerin dil, din, mezhep veya etnik köken farkı gözetmeksizin eşit yurttaşlık haklarından faydalanmasını güvence altına alır. Ülkede herkes istediği şehirde yaşayabilir, istediği mesleği icra edebilir, demokratik hak ve özgürlüklerden eşit biçimde yararlanabilir.
Ayrımcılık ise, sadece bir anayasa ihlali değil; aynı zamanda bir insanlık suçu ve ırkçılık olarak değerlendirilir. Türkiye Cumhuriyeti, vatandaşlarının her türlü ayrımcılıktan uzak, onurlu ve eşit bir yaşam sürmesini temel hedef olarak benimsemiştir.
Bu kapsayıcı yaklaşım sayesinde, günümüzde Türkiye sadece doğu ve batı coğrafyaları arasında köprü olan bir ülke değil; aynı zamanda farklı milletlerden insanlara da yeni bir yuva olmuştur. Son yıllarda İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya ve Ukrayna gibi ülkelerden gelen birçok kişi Türkiye’de yaşamayı tercih etmiş, bazıları ise Türk vatandaşlığına geçerek bu ülkenin bir parçası haline gelmiştir.
Bu gerçek, Türkiye’nin sadece tarihsel değil, çağdaş dünyada da hoşgörü, birlikte yaşama kültürü ve çoğulcu yapısıyla örnek teşkil ettiğini göstermektedir.
Türkiye, sadece bir ülke değil; 86 milyonun ortak evidir.