Cumhur İttifakı'nın ortağı MHP lideri Devlet Bahçeli, 31 Mart 2025 tarihinde Türkgün gazetesinde yayınlanan "Yeni bir toplumsal hayat ve yeni bir Türkiye için: Tarihi çağrı" başlıklı yazısında aynen; "Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes, eşit hak ve yükümlülüklere sahiptir." ifadesini kullandı.
Bahçeli'nin, anayasanın 66. maddesinde yer alan, "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür." düzenlemesinden kullandığı bu farklı ifadenin beraberinde getirdiği tehlikeye ilk dikkat çeken ise, hâlen 77 gündür Silivri Cezaevi'nde alıkonulan Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ oldu.
Ümit Özdağ, "Devlet Bahçeli’nin açıklamaları dikkatle incelendiğinde, satır aralarına gizlenmiş planların varlığı açıkça görülmektedir." diyerek, Bahçeli'nin sözlerinin, "ilk bakışta masum bir yorum gibi görünse de, aslında bu ifadelerinin, Türk Milleti’ni tanımsız ve kimliksiz bir kalabalık haline getirme çabasının bir parçası." olduğu tespitinde bulundu.
Cumhur İttifakı'nın ve DEM Parti'nin öteden beri, anayasamızın ilk üç maddesini ve 66. maddesini değiştirmek istediğini uzun zamandır tartışıyoruz. Bu değişiklik planlarının Türk Devleti’nin varlığına yönelik bir tehdit olduğu da her geçen gün daha iyi anlaşılmakta.
Bahçeli’nin vatandaşlık tanımına ilişkin yeni yorumunun, Türk devletinin varlığına yönelik tehdit ve tehlike sürecini bir adım daha ileriye götürdüğü de artık açıkça görülüyor.
Anayasamızın ilk üç maddesi ile 66. maddesi düzenlemeleri başından beri Teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın da açık hedefleri arasında ilk sırada.
1. Çözüm Sürecinde, bebek katili Öcalan, kendisiyle görüşen HDP'li heyete, anayasamızdaki mevcut vatandaşlık tanımından duyduğu rahatsızlığı dile getirerek, "Vatandaşlık kavramı büyük bir karmaşa içindedir. Siz de çalışmalarınızı bu temelde yürütün." talimatını vermişti.
Hatta, çözüm süreci görüşmelerinde, AKP’nin, kendisine 'vatandaşlık için nötr (tarafsız) bir öneri'de bulunduğunu belirterek, 'bu önerinin de kabul edilebileceğini' değerlendirmiş ama HDP'ye şu öneride bulunmuştu: "Saymaya gerek yok. Üç kelime yeter: Yurttaşlık devlet bağıdır."
Terörist başı Öcalan, İmralı'dan bir başka tarihte Osmanlıcılık temelinde uzlaşma çabası ile "Ben Osmanlı kültürel varlığını miras olarak esas alıyorum. Bu da şu şekilde olabilir: 'Türkiye’nin bütünlüğü çerçevesinde tarihten miras kalan milletleri zenginlik olarak kabul ediyoruz.' Ayrıca 'Bölgesel ve toplumsal kültürler kendini ifade etme, örgütleme, dayanışma hakkına sahiptir' gibi bir düzenleme olabilir, biz bu unsurları taşıyan topluma Türkiye Ulusu diyebiliriz." görüşünü de yine kendisiyle görüşen HDP'li heyete bildirmişti.
Öcalan'ın, 1. Çözüm Sürecinde istediği vatandaşlık kavramı ile aslında Türk Milleti’ni tanımsız ve kimliksiz bir kalabalık haline getirme çabalarının ilk işaretleri verilmişti.
Bugün Yine Yeniden Çözüm Sürecinde, Türk Milleti’ni tanımsız ve kimliksiz bir kalabalık haline getirme çabaları kaldığı yerden sürdürülüyor.
Tüm bu çabaların nihai amacı da yine teröristbaşı Öcalan'ın, kendi kendisine sorduğu, "Hedefimiz ne?" sorusuna karşılık verdiği şu cevapta açığa çıkıyordu: "Türk-Kürt ilişkilerini özgür bir temelde anayasal bir ifadeye kavuşturmak istiyorum. Peki, biz ileride ne yapacağız? Kürtler kendilerini özgürce ifade edecek ve yönetecektir. Şu anda yasa dayatırsak büyük alerji yaratır. İleride olabilir. Mesela Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı. Kaldı ki bu şerhi kaldırırlarsa bu mesele önemli ölçüde çözülür."
Teröristbaşı Öcalan'ından, AKP'sine, MHP'sinden HÜDAPAR'ına çok çeşitli çevrelerin el birliği ile, Türk Milleti’ni tanımsız ve kimliksiz bir kalabalık haline getirmeye kalkışmalarını, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu önderi ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün, "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir." özdeyişi hiç kuşkusuz boşa çıkaracaktır.
Bugün güya Yeni Anayasa kılıfı ile içi boşaltılmak istenilen "vatandaşlık tanımı", Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti'ni, Osmanlı İmparatorluğu'nun çok uluslu yapısından farklı olarak tek bir millet anlayışı üzerinde millî bir devlet olarak inşa ettiği gerçeğini yok saymayı amaçlamaktadır.
Atatürk'ün vatandaşlık tanımının, Türk milleti kavramının coğrafi ve kültürel bir aidiyetle belirlediğini, ortak bir tarih, dil ve kültür etrafında birleştirdiğini yok sayan Emperyalizmin oyuncağı olmuş ve Türk milletini hedef seçmiş anlayış hiç kuşkusuz Türk Milliyetçilerinin oluşturduğu bendi aşamayacaktır!
Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan hiç kimse aklından çıkartmamalıdır ki, "Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkına Türk milleti denir" sözü, millî birlik, eşitlik ve çağdaşlık ilkeleri çerçevesinde Türkiye'de ortak bir kimlik etrafında toplanmayı sağlamanın biricik yoludur.
Ve yine hiç kimsenin aklından çıkartmaması gerekir ki, BOP planı doğrultusunda 'Bir Türk-Kürt Federasyonu' için, Türksüz Yeni Anayasa sürecinin önündeki en büyük engel, Türk Milliyetçileridir.
Türk milliyetçiliğinin tanımı ise ulu önder Atatürk'ün ifadesi ile “Biz doğrudan doğruya milletseveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur.”
Ne Mutlu Türk’üm Diyene!
Adem Taşkaya(Yeniçağ)
.