Pahalılık, tüketicilerin gelirlerine oranla ihtiyaç duydukları ürünlere erişimde güçlük yaşamaları demektir. 2000 öncesi yıllarda bir doçent maaşı ile taksitle ev veya araba alabiliyordu. Bu gün yanına yaklaşamaz.
İhracatta rekabet gücümüzün düşmesi de pahalılığa bağlanıyor.
Ocak-Mart 2025 üç aylık dönemde, geçen senenin aynı dönemine göre ithalat yüzde 4,5 ve ithalat yüzde 2,5 oranında arttı. İhracatçılar Dolar /TL kurunun düşük kaldığını ve Türkiye’nin dış ticarette rekabet gücünün düştüğünü söylüyorlar.
Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı da, “Türkiye üretimde pahalı bir ülkedir. İthalatta dolar bazında rakiplere göre yüzde 50-60 daha yüksektir.” dedi ve pahalılığın nedenini işçi ücretlerinin enflasyondan yüksek olmasına bağladı.
Buraya kadar üç soru önem kazanıyor?
- TL/dolar kuruna göre TL değerli mi ki ithalat daha ucuza geliyor ?
- Türkiye de pahalılığı artıran işçi ücretleri mi?
- Türkiye göreceli olarak pahalı bir ülkemidir? Neden pahalı ülke olduk ?
- Ne yapmamız gerekiyor?
1.TL değerli para mı?
2003 yılı ve TÜFE bazlı MB reel kur endeksine göre Nisan ayında TL bir dolar bir Eurodan oluşan döviz sepetine karşı yüzde 27,88 oranında daha düşük değerdedir.
Ancak; MB reel kur endeksini dış ticaretimizin daha fazla olduğu bir ülke grubuna ve onların parasına göre düzenliyor. Türkiye’de dolar da TL gibi kullanlılyor. Fiyatları ve Maliyetleri etkiliyor. Bu nedenle dış ticarete konu olmayan, lokanta gibi daha çok iç üretime ve tüketime dayanan yerler hesapta yer almıyor. Bunun içinde TL’nin gerçek değerini eksik görüyoruz.
Eğer doların 2003 Nisan ayındaki kuru ile 2025 Nisan ayındaki kuruna ve İTO geçinme endeksindeki artış ile ABD enflasyon farkına göre hesaplarsak, hala TL dolara karşı yüzde 16 dolayında düşük değerdedir.
Bu demektir ki, ihracatta rekabet gücümüzün düşmesine neden, TL’nin değerli para olmasından ileri gelmiyor.
2.Türkiye de işçi ücretleri reel olarak geri kaldı. Bunun nedeni reel ücretlerin TÜİK TÜFE’ye göre hesaplanıyor olmasıdır.
Reel ücretleri, geçinme endeksi olan ve bu nedenle çalışanların enflasyonunu daha iyi gösteren, İTO İstanbullular için geçinme endeksi verilerine göre hesaplarsak ;
- 2022 Ocak ayı ile 2025 Nisan ayı arasında İTO geçinme endeksinde artış yüzde 530,61 oldu.
- 2023 Ocak ayı ile 2025 Nisan ayı arasında net asgari ücret artışı yüzde 519,68 oldu.
Ücret artışları geçinme endeksindeki artışın altında kaldı. Ayrıca bu veriler çalışanlara büyümeden pay verilmediğini gösterir. Dahası asgari ücret temmuzda değişmez ise yıl sonunda çalışanların reel ücretleri daha da gerilemiş olacaktır.
Demek ki ihracat maliyetlerini ve pahalılığı artıran işçi ücretleri değilmiş. Bunu dünya anladı, ama bizde Türk-iş ve bazı sendikalar ile işçilerin bir kısmı henüz anlamamış görünüyor.
Demek ki maliyet artışı ve ihracat fiyatlarını artıran ücretler değilmiş.
3.Türkiye ne kadar pahalı bir ülkedir?
2024 yılında yayımlanan Expat Insider Report'a göre Türkiye, Kuveyt'in ardından dünyanın en pahalı ikinci ülkesi olarak sıralanmıştır.
- Fert başına gelir düşüktür;
2022 yılında AB’de 100 Euro’ya satın alınan bir mal sepeti, Türkiye de 40 Euro idi. Yani 2,5 kat daha fazla idi. Ancak aynı yıl fert başına gelir AB ortalaması olarak 40 836 Euro, Türkiye de ise 10 090 Euro idi.
- Satın alma gücü paritesi olarak AB de sepet Türkiye’nin 2,5 katı yüksek,
- Fert başına GSYH olarak ise AB ortalaması 4,1 kat daha yüksektir.
Bu demektir ki, Türkiye de halk ihtiyaçlara daha zor ulaşıyor. Yani daha pahalı bir ülkedir. (tr.euronews.com.)
b) Enflasyon ve reel ücret gelişimi
Yukarıda 2022 ile 2025 yılları arasında ,İTO enflasyonuna göre ücretlerin reel olarak gerilediğni gösterdik.
Geçmiş yıllara da yayarak, reel ücretlerin nasıl düştüğünü daha net görebiliyoruz.
2018 yılına kadar TÜİK, TÜFE endeksi daha yüksekti. Söz gelimi 2018 yılında;
- İTO geçinme endeksi 17,68 iken,
- TÜİK, TÜFE oranı daha yüksek 20,3 idi.
2019 da TÜİK başkanı değişti. Bu defa TÜFE daha düşük çıkmaya başladı.
- 2019 yılında İTO geçinme endeksi yüzde 14,4
- TÜİK TÜFE oranı daha düşük yüzde 11,84 oldu.
Yıllık enflasyon oranı olarak, 2018 yılına kadar TÜFE İTO geçinme endeksinden daha yüksek, 2019’dan beri TÜFE İTO geçinme endeksinden daha düşük çıkıyor. (Aşağıdaki Grafik )
Dahası, TÜFE genel fiyat seviyesini gösteriyor. Çalışanların katlandığı enflasyonu, geçinme endeksleri daha yakın gösterir. Türkiye de TÜİK bir geçinme endeksi yapmıyor.
Netice olarak ; Maaş ve ücretler TÜFE’’ye göre artırıldığı zaman da çalışanların reel ücretleri geriledi.
c) Tüketim vergileri, enerji, kira, elektrik ve doğalgaz fiyatları TÜFE’nin üstünde arttı.
Türkiye’de, OECD ülkeleri arasında, ÖTV ve KDV gibi tüketim vergileri yüksektir. Bir akıllı telefonda KDV yüzde 20, ÖTV yüzde 50, TRT bandrolü yüzde 12 dir. Otomobilde motor hacmine göre ÖTV oranı yüzde 80 ila yüzde 220 arasındadır. Ortalama gelir sahiplerinin bu mallara ulaşması zordur.
Gayrimenkul fiyatları ve kiralar son dört yılda TÜFE’nin iki katı daha fazla arttı. Elektrik ve doğalgaz dağıtımını, sosyal fayda anlayışından uzak özel sektör yapıyor.
Kısaca Halkın ödeme gücü üstünde fiyat artışları oldu.
4.Hükümet pahalılığı düşürmek için ne yapmalıdır ?
a.Maaş ve ücretlerde artışı, ailelerin kira, ev masrafları ile gıda harcamalarını daha yüksek ve gerçeğe uygun gösteren geçinme endeksi hazırlaması ve artışların bu endekse göre yapılması gerekir.
b.Elektrik ve doğalgaz dağıtımı yeniden devletleştirilmeli ve dağıtım sosyal refah anlayışına göre doğrudan devlet tarafından yapmalıdır.
c. İşçi hakları , grev ve lokavt hakkı koşulsuz verilmeli, yüzde 14’e gerilemiş sendikalaşma oranı artırılmalıdır.
d.Hükümet konut yapımını rant alanı olmaktan çıkarıp, ucuz sosyal konuta ağırlık vermelidir.
e) Tüketim vergileri düşürülmelidir.
f) Ekonomik ve sosyal planlama yapılarak, gelir dağılımı düzeltilmeli, sosyal destekler popülizm alanından çıkarılıp objektif kriterlere bağlanmalıdır.
Bunları yapmak zor değil, ama bir defa başladı mı, siyasi popülizm bariyerlerini geçmek zordur.