Konuk YAZAR


Umut ve güven inşa etmek...

Umut ve güven inşa etmek...


 

Milliyetçi Kongre Derneği'nin kongresine katılan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ve İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu önemli mesajlar verdiler.

 

Anka’nın haberlerine göre Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, şöyle konuştu:

 

"1992 senesiydi. Antalya'da ilk Türk Dünyası Kurultayı gerçekleşiyor. Büyük bir beş yıldızlı otelin bahçesine bir otağ kuruldu. Siz de (Müsavat Dervişoğlu) oradaydınız sanıyorum. O otağda bir araya geldik. Türk dünyasının dört bir yanından temsilciler konuşacaklar, sırayla konuşmalar başladı. Tuva temsilcisi geldi konuşmasını yapmak için ve dedi ki ‘Biz Tuva Türkleri kendimizi dünyadaki tek Türkler zannediyorduk. Sonra oturduk, ya biz ne kadar çokmuşuz meğer dedik...’

 

Evet, aslında milliyetçiler de Tuva Türkleri gibi... Mesele bakmasını ve görmesini bilmek...

 

Birçok çalışma ortaya koyuyor. Türk milletinin büyük bir bölümü Atatürkçü ve Türk Milliyetçisi bir çizgide olduğunu böyle düşündüğünü ve böyle hissettiğini ifade ediyor. Bu, çok pozitif bir zemin... Kendisini Türk milliyetçisi olarak tanımlayan, Atatürkçü olarak tanımlayan bu kadar geniş bir kitleye, bu kadar olumlu şartlarda yeterince ulaşamıyorsak sorun, kitleden çok ulaşmada, bizim verdiğimiz mesajlarda olsa gerek.”

 

Özdağ, ülke sorunlarına değinirken de “Ben diyorum ki herhalde Devlet Bahçeli ile Abdullah Öcalan'ın birbirlerine övgüler düzerek kol kola girmiş oldukları bir siyasi ortamda, biz de Müsavat Başkan'la birlikte kahve içeriz" diye konuştu ve Dervişoğlu’nun konuşmasını da dinleyeceğini belirtti.

 

Ardından Müsavat Dervişoğlu kürsüye geldi ve şöyle dedi:

 

"Ümit Hoca, konuşmasını bitirirken yine yapacağını yaptı. Biz zaten hiç ayrılmadık. Biriz, beraberiz. Araya görüş farklılıklarından kaynaklı problemler de hiç girmedi. Yoldan, yöntemden kaynaklı birtakım sorunlar yaşadığımız söylenebilir ama bu asla bir daha bir araya gelmeyiz sonucunu doğurmaz. Çünkü bunu söylemek, size haksızlık etmek anlamına gelir.

 

Teşkilat hiyerarşisine dahil olduğum günden itibaren, hep Türk milletinin birliğinin yanında, Türk milliyetçilerinin birlik ve beraberliklerinden bahsettim. Yapay farklılıklara da hiçbir zaman itibar etmedim. Dün hangi noktadaysam, bugün de aynı noktadayım. Türk milliyetçilerini birbirleriyle yarıştıramayacaklar. Türk milliyetçilerinin haşmeti ve azameti altında bugün iş başında bulunanlar, gün gelecek tepetaklak gidecek ve ezilecekler."

 

Dervişoğlu kendi milliyetçilik tanımını da şöyle yaptı:

 

"Sıkça sorarlar; ‘Milliyetçilik nedir?’ diye. Kimi sadece bir manevi şuur, kimi vatan, millet, bayrak sevgisi der, kimi de bir marşın coşkusu. Ama ben size daha farklı bir tanım yapmak istiyorum: Milliyetçilik, milletinin yükünü kendi omuzlarında hissetmektir. Yani başkasının çözmesini beklemeden, ‘Ben bu ülkeye ne katabilirim’ sorusunu hayatının merkezine koymaktır.

Türk milliyetçiliği öfkenin değil, inşanın hareketidir. Kinle değil, adaletle; nefretle değil, sorumlulukla büyür. Çünkü bizler biliyoruz ki, milliyetçilik geçmişin kahramanlıklarını övmekle bitmez; asıl görev, geleceği inşa etmektir. Ben size, gelin geleceği beraber inşa edelim diyorum. Sorumluluklarımızı, çabalarımızı, enerjimizi birleştirip, yarının aydınlık ufuklarıyla buluşalım; hür, müreffeh ve kalkınmış bir Türkiye’yi elbirliğiyle yeniden şahlandıralım diyorum."

 

***

Bu konuşmalar Cumhuriyet gazetesi tarafından “yeni bir ittifak sinyali mi?” diye değerlendirildi ama iki lider ve parti arasında özde bir farklılık yok zaten... Dervişoğlu’nun belirttiği gibi yol ve yöntem farklılıkları var sadece. Bu da ülkenin olumsuz gidişatını olumlu yönde değiştirmek için bir engel değil...

Özdağ ve Dervişoğlu, hem milliyetçilik tanımlarıyla, hem de her konuda dik duruşlarıyla, halkın umutlarını canlı tutmaktadır. Türkiye’nin geleceğini birlikte inşa edecek enerjiye ve siyasi birikime de fazlasıyla sahiptirler... Son konuşmaları da güven vermektedir.ut ve güven inşa etmek...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arslan BULUT(Yeniçağ)