Türkiye’nin 2024 yılında fert başına GSYH’sı 15 bin 463 dolar oldu. ABD fert başına GSYH 86 bin 600 dolar ile bizden zengin, Malezya da fert başına GSYH 11 bin 700 dolar ile bizden fakir ama her ikisinde de et fiyatları bizden ucuzdur.
Bir aylık asgari ücretle alınan kırmızı et olarak;
1. Türkiye’de et fiyatlarının pahalı olması, üretim darboğazından ve arz eksikliğinden ileri gelmiyor.
2002 yılından 2024 yılına kadar;
Hayvan sayısı arttı ve fakat et fiyatlarına bakarsak, resmen varlık içinde kıtlık varmış gibi artmış.
2. Özelleştirme politikası yanlıştır.
Et ve Balık Kurumu 1952 yılında kuruldu.1990 yılında 35 işyeri vardı.
Kurum sayesinde üretici ve köylü malını uygun fiyatla bu kuruma satıyordu. Tüketici de uygun fiyatla et yiyordu. Böylece bazı kötü niyetli aracıların ve stokçuların spekülasyon yapması önleniyordu.
1995 yılından 2004 yılına kadar Et ve Balık Kurumu’nun 19 işyeri özelleşti. 5 işyeri devredildi. 3 işyeri kapatıldı.
Bu sırada fiyat sorunu yaşandı. Et arzında sorun oldu. Hükümet 2006 da bunların bir kısmını yeniden açmak zorunda kaldı. Belediyeler tanzim satış yapmak zorunda kaldı.
3. Tarımda ve hayvancılıkta üretim maliyetleri yüksektir.
TÜİK, mart ayı yurt içi üretici fiyat endeksinde (Yİ-ÜFE) artış yüzde 23,50 oldu. Oysaki tarımsal girdi yıllık Fiyat endeksi (T-GFE) daha yüksek yüzde 29,73 oldu.
Et üretiminde maliyet artışı yaratan faktörler;
Bölgeye ve iklime uygun hayvan cinsinde et verimliliği düşüktür.
İşletmeler küçük ölçeklidir.
Tarım ve hayvancılıkta; yem, gübre, ilaç gibi girdilerde ithalata bağımlıdır.
Yem fabrikaları kapandı, ithalat arttı. Neden kapandı?
Bir nedeni dalgalı kur politikasıdır. 2012’ye kadar TL değerli oldu. İthalat cazip geldi. Bir diğer nedeni de her yerde olduğu gibi ithalat lobisidir.
2002, İMF’den beri devlet destekleri azaldı.
Güçlü ekonomiye geçiş programında, tarımsal desteklerin yarı yarıya azaltılacağı hedef alındı. Hemen de uygulandı.
AKP iktidarı 2006 yılında tarım kanununu çıkararak bunu değiştirdi. Tarım Kanunu Madde 21, “Tarımsal destekleme programlarının finansmanı için bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın yüzde birinden az olamaz.” şeklinde çıktı.
Ama siyasi iktidar hiçbir zaman kendi çıkardığı kanuna uymadı. Halen bu oran yüzde birin çok altında, yüzde 0,40- yüzde 0,50 dolayındadır.
4. Et ithalatı fiyatları artırdı.
Türkiye 2003 yılına kadar kırmızı et ihracatçısı durumunda idi. 2010 yılına kadar et ithalatı ve ihracatı yapılmadı. 2011 yılından bugüne kadar ithalat yapılıyor. Kur şokları ithal fiyatları artırdı ve şimdi kur enflasyonun altında kalsa da fiyatlar düşmüyor. Et ithalatını da ithalat lobisi açısından sorgulamak gerekir.
5.Aracı ve dağıtım zincirindeki sorunlar:
Türkiye’de tarımsal ürünler ve et sektöründe, aracılar spekülatif kâr sağlıyor. Bunun nedeni, piyasaya eksik rekabet şartlarının hakim olması ve iktisat politikasına olan güven sorunu ve plansız, kontrolsüz düzendir.
Çözüm yok mu? Elbette var… Önce ekonomiyi bir anonim şirket gibi yönetmekten vazgeçmemiz gerekir. Gıda ve beslenme sorununu toplum refahı açısından değerlendirmek, olaya sosyal fayda ve maliyet açısından bakmak gerekir.