Konuk YAZAR

Tarih: 05.11.2024 00:11

Vatan toprakları için danışıklı dövüş!

Facebook Twitter Linked-in

 

 

Esenyurt’tan sonra Mardin, Batman ve Halfeti belediye başkanlarının görevlerinden alınması ve buna karşı DEM Parti’den önce CHP’nin tepki göstermesini nasıl yorumlamalıyız?

 

Daha üç hafta önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türkiye’ye getirilirken, ‘Her türlü hizmete hazırım’ diyen teröristbaşı, buyursun terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin.” diye çağrı yaptı. Sonraki haftada ise “Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM’de DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın” dedi ve muhatabın Öcalan ile birlikte DEM Parti olduğunu söylemiş oldu.

 

Son iki hafta içinde neler oldu da Esenyurt’ta CHP’den aday gösterilip kazanmış olan Belediye Başkanı ve ardından DEM Partili üç başkan daha görevden alındı ve yerlerine kayyum atandı?

 

***

 

Üçüncü döneminde de görevden alınan Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk, Halk TV’de, soruları cevaplandırırken, “Bence bunlar hesaplanan şeylerdir. Böyle bir mesajın arkasından... Tahmin ediyorum. Bazı yerlerde yapmış oldukları görüşmelerden bir sonuç alamadılar diye düşünüyorum. Bilmiyorum anlatabildim mi?” dedi.

 

Bartu Soral ise “Bu haberler, baskınlar, kayyum atamaları sergilenen tiyatro, oyunun bir perdesidir. Bu perdenin amacı, Türk Milletini yeni açılıma ikna etmek; ‘bakın PKK ile nasıl mücadele ediyoruz’ algısı yaratmaktır. Ardından; ‘toprakları misak-ı millî sınırlarına genişletiyor, petrole kavuşuyoruz’ yalanı gelecek. Nihayetinde, Atatürk’ün kurduğu üniter devlet yapısını parçalayacaklar. Bu ABD-İngiliz-İsrail oyununa hangi partilerin yanladığını millet görüyor. Bir de yanlamamış gibi duran sistem milliyetçileri var; onlar yedeklenmiş vaziyette talimat bekliyor” diye mesaj yayınladı.

 

Suriye’nin kuzeyindeki PKK/PYD/YPG’den yansıyan iddialar da beş yıl içinde Suriye ve Irak’taki Kürt yapılanmalarının Türkiye’nin himayesine gireceği şeklinde!

 

****

 

Türkiye’nin güncel fotoğrafı ise şöyledir: Abdullah Öcalan’a “Meclis’e gel, DEM Parti grubunda konuş” diyen Cumhur İttifakı, DEM Partili belediye başkanlarını PKK ile ilişki gerekçesiyle görevden alırken, DEM Parti’nin savunmasını CHP yapıyor!

 

CHP, her ne kadar “demokrasiyi, halk iradesini, seçme ve seçilme hakkını savunuyorum” dese de halkın gözü önünde DEM Parti ile bütünleşme sürecine girmiş oluyor!

 

Halbuki “Abdullah Öcalan Meclis’e gelsin konuşsun” diyen Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP’nin genel başkanıydı. Şimdi, Cumhur İttifakı, bir taşla birkaç kuş birden vuruyor, hem kaybettikleri puanları geri kazanmaya hem de kendi projeleri tutmayınca, sorumluluğu hatta suçu CHP’ye yıkmaya çalışıyorlar. CHP de bu tuzağa, koşa koşa hatta uçarak gidiyor! Bunun farkında olmadıklarını söylemek mümkün değil. Bile bile yapıyorlar...

 

Öyleyse, bu tiyatroda kendilerine verilen rolü oynuyorlar demektir.

 

***

 

Yoksa eski DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Erbil’de 2009 yılında yaptığı konuşmada “Kürtler arasında ortak bir fikir olması önemlidir. Dönem diyalog dönemidir. Silahlı mücadele dönemi değildir. Türkiye’de yaşanan Kürt sorununu biz diyalogla çözmek istiyoruz. Bizim amacımız halkların kardeşliği temelinde bir çözümdür. Kürtlerin üzerindeki baskılar ancak demokrasi ile çözülür. Avrupa Birliği bir birliktir. Neden Orta Doğu halkları arasında da bir birlik oluşmasın ve birbirlerini tanımasınlar. 4 parça Kürdistan’da Kürtler zorluk içinde ve baskı görüyor. Bu baskılar kalkmalıdır ve bu baskılar da demokrasi ile kalkar. Herkes kendini demokrasi ile ifade eder” demiş bir kişidir.

 

“Bu bir fikirdir, projedir” diyenler olabilir ama Türkiye’nin siyasi birliğini ve Anayasal düzenini ortadan kaldırmaya dönük bir projedir. Terörün asıl sebebi de bu fikir ve projedir. Zaten bu proje, Büyük Orta Doğu Projesi’nin de başlangıç aşamasında geliştirilmiştir ve Abdullah Öcalan’ın “Demokratik Konfederalizm” dediği proje ile aynıdır. Son aşama Büyük İsrail’dir!

 

AKP, CHP, MHP ve DEM Parti’ye veya diğer partilere oy veren yurttaşlar, “danışıklı dövüş” gibi görünen bu tartışma ortamına aldanmamalıdır. Son üç haftada olup bitenlerin “danışıklı dövüş” olduğu, zaten “el yükseltiyorum” çıkışından da anlaşılıyordu...

 

Kavganın sonunda vatan elden gidebilir...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arslan BULUT(Yeniçağ)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —