Mustafa BALBAY admin


Vergiyi vermek mi yüzsüzlük, vermemek mi

Vergiyi vermek mi yüzsüzlük, vermemek mi


Ekonominin gidişine bir başka gözle bakmak gerekirse şöyle de diyebiliriz:

 

 

 

İktidar ekonomiyi son derece başarılı götürüyor! Ana hedef fakirden alıp zengine vermekse bundan daha âlâ ne yapılabilir?

Gelir uçurumu o kadar derinleşiyor ki ülkenin varlıklı kesimlerinin temsilcileri bile bunun sürdürülemez bir tablo olduğunu söylüyor. Deneyimlerle doğrulanmış bir gerçektir:

Sefaletin olduğu yerde safahat rahat olamaz!

Hele iktidar hiç rahat olamaz.

Sistemin rayında gitmesinin başlıca güvencesi de vergi sistemi! Türkiye’de iktidarların uygulaması hep şöyle oldu:

Vergi vereni mahvet, vermeyeni affet!

AKP bunu daha da ileri götürdü:

Vereni mahvet, vermeyeni ihya et!

Nasıl ihya ediyor?

Vermesi gereken miktarı siliyor, üstüne de yeni ihale veriyor!

***

Vergiye ilişkin güncel haberler var.

Birincisi en çok vergi veren ilk 100 kişinin 73’ünün adının açıklanmasını istememesi. AKP öncesinde de adının açıklanmasını istemeyen olurdu. Ancak iki elin parmağını geçmezdi. Şimdi tersi oldu. Açıklananlar azınlık, açıklanmayanlar çoğunluk!

 

 

 

AVVA - Büyük Sezon Sonu İndirimiBüyük sezon sonu indirimine özel fiyatları kaçırma. Siz de özel fırsatlardan yararlan.AVVA

Şimdi Satın Al

Taboola'dan Sponsorlu İçerikler

 

 

Konu bir haftadır tartışılırken Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’ten bir ferman daha geldi:

-Vergi borcu 5 milyonu geçenlere bir ay süre veriyoruz! Daha sonra hepsini ilan edeceğiz.

Buna göre 15-31 Ekim arasında Gelir İdaresi Başkanlığı “vergi yüzsüzlerini” açıklayacak. 1-15 Kasım arasında da internet sitesine koyacak.

Özetle, vergi borcunu ödemeyen “yüzsüz” ilan edilecek ve açıklanacak.

Tablonun iki ucu şöyle:

En çok vergi veren ilk 100 kişiden 73’ü yüzünü gizliyor. Bir nebze ironi yapmak gerekirse yüzsüz! Kim olduğu belli değil. Yüzünü bilmiyoruz.

Vergi borcunu ödemeyenler ise “yüzsüz” ilan edilecek ve adları kamuoyuna duyurulacak.

Memlekette vergiyi vermek mi yüzsüzlük vermemek mi?

Bunların yanında bir de ödeyeceği vergi belli olup ödemeyen daha sonra da vergisi silinenler var!

Bunlara ne diyeceğiz?

“İktidar yüzsüzleri” uyar mı? Fena değil. Onların sayısı çok değil ama parasal ağırlığı hayli yüksek.

Vergi dairelerinde şöyle yazılır:

Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır!

 

 

 

Bize göre AKP dönemi için yanlış bir tanım. Zira vergilendirme yetmiyor, yolda siliniyor! Asıl olan vergisi ödenmiş kazanç!

***

Türkiye’de vergi bilinci tam oluşmadığı, yaygınlaşmadığı için olaya sadece “devlete ödenmesi gereken miktar” gözüyle bakılıyor.

Oysa demokrasi vergiden doğmuştur. İngiltere’de 13. yüzyılda başlayan, “Kral bizden topladığı vergileri nerede harcıyor? Bilmek istiyoruz” söylemi önce kralın harcamalarını denetleme heyetini getirdi. Bu, parlamentonun temeli oldu.

Fransa’da oy kullanma hakkının başlangıçtaki iki temel koşulu şuydu:

Bir diplomaya ve devletle vergi bağına sahip olmak!

Türkiye’de ise vergi sistemi Deli Dumrul’u aratmayan keyfilikte. Şimşek bugünlerde sonbahardaki yeni vergi sisteminin ucundan tanıtımını yapıyor. Yeni vergilerin konması, mevcut vergilerin artırılması söz konusu. Ancak perde gerisinde sert vergi salmalarının ardından, “şu kesimleri bundan muaf tuttuk” listesinin de hazırlandığını duyuyoruz.

Geçmişte milyarlık vergi borcu silinenlere yenilerinin eklenmesi söz konusu. FETÖ operasyonlarıyla el konan işyerlerinin yeni sahipleri var. Acaba onların vergisi ne kadar?

Yoksa FETÖ’zedeler kadar bir de FETÖ’zadeler mi var?