Osman DOST

Tarih: 16.04.2025 23:21

Zamanla Değişen Avrupa ve Kaybettiklerimiz

Facebook Twitter Linked-in

 

 

Yılda üç-dört kez Avrupa’ya giderim. Her ziyaretimde şehirlerin, toplumun ve yaşam tarzlarının nasıl bir değişim içinde olduğunu gözlemleme şansım olur. Her seyahatte karşılaştığım farklılıklar, yalnızca teknolojik yeniliklerden ibaret değil; aynı zamanda sosyal ve insani anlamda da derin dönüşümler yaşanıyor. Bu değişimin en dikkat çekici yönlerinden biri ise şehirlerin yapısında gerçekleşen dönüşümler.

 

Eskiden şehir merkezlerinde yer alan sanayi kuruluşlarının neredeyse tamamı artık şehir dışına taşınmış durumda. Modern şehircilik anlayışıyla uyumlu hale getirilen kent merkezleri, artık daha çok sosyal yaşam alanlarına, hizmet sektörüne ve konut projelerine bırakılmış. Ancak esas değişim sadece mekânsal değil. Sanayi kuruluşlarının yapısal işleyişi de baştan sona değişmiş durumda. Eskiden dört-beş bin kişinin çalıştığı büyük fabrikalarda bugün sadece beş-altı yüz kişi istihdam ediliyor. İşçilerin yerini hastalanmayan, izin istemeyen, duygusal ya da fiziksel yorgunluk yaşamayan robotlar almış. Üretim bantlarında, artık insan emeğinden çok yapay zekâ destekli makineler görev yapıyor.

 

Bu durum, her ne kadar teknolojik bir ilerleme gibi görünse de, insan emeğinin geri plana atılması, birçok kişinin işsiz kalmasına ve mesleklerin anlamını yitirmesine neden olmuş. Robotların soğuk ve mekanik dünyası, insan sıcaklığının yerini almış gibi görünüyor.

 

Değişimin yalnızca sanayiyle sınırlı kalmadığını, sosyal yaşamda da köklü dönüşümler olduğunu fark ediyorum. Yıllar boyunca yağmur, çamur, kar demeden birlikte haber peşinde koştuğumuz, zorlu koşullarda omuz omuza mücadele ettiğimiz pek çok dostumun artık bu dünyada olmadığını öğrenmek, beni derinden sarstı. Her seyahatimde, bir başka tanıdığımın vefat haberini alıyor; bir dostumun daha sessizce aramızdan ayrıldığını öğreniyorum. Birlikte gülüp ağladığımız, soframızı paylaştığımız nice insan artık aramızda değil.

 

50 yılı aşkın bir süredir içinde bulunduğum bu meslek hayatı boyunca edindiğim dostlukların bazıları başka diyarlara taşınmış, bazıları ise ebedi yolculuklarına çıkmış. Zamanın nasıl da hızla geçtiğini ve insanın değer verdiği kişilere birer birer veda etmek zorunda kaldığını görmek, tarifsiz bir hüzün bırakıyor insanın yüreğinde. Bu veda, sadece bir insanın yokluğu değil; aynı zamanda paylaşılan anıların, yaşanmışlıkların, ortak gülüşlerin de geride kalması demek oluyor.

 

İnsanın yıllar içinde kurduğu dostlukların, birer birer yok oluşuna tanıklık etmesi, anlatılması zor bir duygudur. Zamanın geriye alınamadığı, kaybedilenin geri getirilemediği bu süreçte, her kayıp biraz daha eksiltir insanı. Geriye ise sadece anılar kalır. O anıların değerini bilmek, yaşayan dostluklara sımsıkı sarılmak gerekir.

 

Hayat değişiyor, dünya dönüşüyor… Ama dostlukların, insan sıcaklığının ve samimiyetin yeri, hiçbir zaman dolmuyor.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —