Mustafa BALBAY


Bahçeli’nin siyaseti!

Bahçeli’nin siyaseti!


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin hafta başında yaptığı açıklamalar sonbaharda siyasi gündemin büyük ölçüde derinleşeceğini gösteriyor.

 

 

Sonda söyleyeceğimizin altını başta çizelim.

 

Bahçeli bu yılın sonunda mevcut koşullarda siyasetin sorunları çözme gücünü yitirdiğini, yenilenmenin şart olduğunu vurgulayıp 2026 Mart ayına seçim tarihi verebilir!

 

Bahçeli’nin 11 Ağustos tarihli yazılı açıklamasında yaptığı vurgulardan dördünü sıralayalım:

 

1- Terörsüz Türkiye süreci bu yılın sonuna kadar tamamlanır. Müşterek kimliğimiz Türk kimliğidir.

 

2-Başta belediyeler olmak üzere Türkiye, dava süreçlerinden adaletin tam tecelli ettiği bir biçimde kurtulmalıdır.

 

3-Yargıyı saran bütün tartışmalar hiçbir şeyin gölgede kalmayacağı şekilde bitirilmelidir.

 

4-LGS, sahte diploma olayları, en ince ayrıntısına kadar açığa kavuşturulmalıdır. Organize sahtekârlık ve dolandırıcılık çeteleriyle sonuna kadar mücadele edilmelidir.

 

Biz de soralım:

 

Bunları kim yapacak?

 

Bahçeli’nin ortak olduğu Cumhur İttifakı!

 

Aracınızı en yüksek teklife satalım.

Otobid.com'a Girin Binlerce Kurumsal Alıcı Arasından En Yüksek Teklifi Alın.

Otobid

 

***

 

Soruya devam edelim:

 

Sonbahar geldiğinde bu sorunlar devam ediyor olursa Bahçeli ne yapar?

 

Soruyu İsmet İnönü gibi yanıtlamak gerekirse, şöyle denebilir:

 

Bugüne kadar yaptığını yapar!

 

Bahçeli’nin siyasal çizgisindeki kilometre taşlarını sıralayalım:

 

-1999’da, o günün koşullarında hayli zor olan bir yolu seçti; Ecevit’le koalisyon kurdu. DSP’nin 125, MHP’nin 119 milletvekili vardı. “10 milletvekili MHP’ye katılsın, siz başbakan olun” önerisini reddetti.

 

-Üç yıl Ecevit’in yardımcısı olarak görev yaptı. 7 Temmuz 2002’de Bursa Kocayayla Türkmen Kurultayı’nda, “Seçim şart, 3 Kasım 2002’de sandık” dedi.

 

-O seçimde MHP barajın altında kaldı. 2007 seçiminde Meclis’e girdi, Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesinin önünü açtı.

 

-2014’te Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte cumhurbaşkanı adayı belirledi.

 

-2015 seçimlerinde AKP tek başına iktidarı kaybetti. Kılıçdaroğlu’nun, “Koalisyon kuralım, siz başbakan olun” önerisini reddetti. Seçimin yenilenmesinin önü açıldı.

 

 

 

-15 Temmuz’un ardından 11 Ekim 2016 Salı günü partisinin grup toplantısında şöyle dedi:

 

“Siyasi iktidarın ve devletin tepesinde bulunan cumhurbaşkanının hukukla ters düşmesi geleceğimiz açısından çok tehlikelidir. Açık tehlikenin bertaraf edilmesi için iki alternatif yol vardır. Bunlardan birincisi ve bizim açımızdan da en doğru olanı cumhurbaşkanının fiili başkanlık zorlamasından vazgeçmesi, yasal ve anayasal sınırlarına çekilmesidir... Şayet bu olmayacaksa, ikinci olarak fiili durumun hukuki boyut kazanabilmesinin süratle yol ve yöntemlerinin aranmasıdır...”

 

Bunun özeti şuydu:

 

Erdoğan anayasaya uymuyorsa, anayasayı Erdoğan’a uyduralım.

 

-2017 referandumuyla bu oldu. 2018’de AKP-MHP Cumhur İttifakı’nı kurdu.

 

Geldik bugüne...

 

***

 

Bu aşamadan sonra ne olur?

 

Girişte vurguladığımız dört maddede kısa sürede olumlu gelişmelerin yaşanması zor! Buna bir de ekonomik krizi eklemek gerek!

 

Bugün partisinin kuruluşunun 24. yılını kutlayacak olan Erdoğan’ın aynı zamanda çok pragmatik bir lider olduğunu, iktidarını sürdürmek için mangalda kül, tespihte püskül, edebiyatta fasikül bırakmayacağını vurgulayalım.

 

 

 

Bahçeli’nin 2025 biterken şöyle bir adım atma olasılığını kayda geçirelim:

 

Bu safhadan sonra çare millettir!

 

Millet ne derse o olur!