Konuk YAZAR

Tarih: 11.09.2025 00:42

Meşruiyeti hiç olmamış bir iktidar varsa!

Facebook Twitter Linked-in

 

Eski AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, Cumhuriyet Halk Partisi'nin iki sene önceki İstanbul kongresinin, mahkeme kararıyla iptal edilmesi ve CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ile mevcut yönetimin görevden alınmasına karar vermesi üzerine yayınladığı mesajda “2017 referandumundaki sandıklar açılmadan mühürsüz oyların geçerli sayılmasına ilişkin seçim kurulu kararı, yarın bir sulh hukuk mahkemesince kaldırılırsa ne olur?" diye sormuştu.

 

***

 

CHP, 2017’deki referandumun iptali için, oylama sürerken mühürsüz oyları geçerli sayan Yüksek Seçim Kurulu’na itiraz dilekçesi vermişti.

 

Geçerli kabul edilen mühürsüz oylar, 2.5 milyon civarındaydı. Yani mühürsüz denilen sahte oylar, halk oylamasının sonucunu belirlemişti. Bu oylama ile Türkiye’nin yönetim sistemi değiştirilmiş, tek adam yönetimine geçilmişti.

 

Dönemin CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, “Bu seçim meşruiyeti olmayan mühürsüz seçime dönüşmüştür. Sonuçlar gayri meşrudur. İşte bu sebeple sonuçlar kesinleşmeden bütün hukuk yollarını kullanmak üzere YSK’ya itiraz dilekçesi verdik. Halk oylamasının iptalini istiyoruz.” demişti... YSK, itirazı reddetmişti.

 

Referandum gecesi itiraz için YSK’ya giden tek parti başkanı Ümit Özdağ idi.

 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “mühürsüz seçim” olarak tanımladığı 16 Nisan referandumu için “Bu seçimi tanımıyoruz, tanımayacağız. Adalet yerini bulana kadar durmayacağız” demişti.

 

Kılıçdaroğlu, mühürsüz oyların geçerli sayılmasının sandıktan "Hayır" çıktığının kanıtı olduğunu da söylemişti.

 

CHP, Kılıçdaroğlu imzasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de başvurmuş ancak oradan yetkisizlik kararı çıkmıştı.

 

Dönemin CHP milletvekili Musa Çam, beş yıl sonra yaptığı açıklamada referandum günü CHP Genel Merkezi’nde muhatap bulamadıklarını, YSK önünde eylem yapmak istediklerinde de Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu tarafından engellendiklerini söylemişti.

 

***

 

Şamil Tayyar’ın uyarısından sonra CHP Genel Başkanı Özgür Özel de bir televizyon konuşmasında mühürsüz referandumdan bahsetti ama 16 Nisan 2017 referandumunun iptali için dava açan Yenilik Partisi Başkanı Öztürk Yılmaz oldu.

 

Yılmaz, referandumun iptali için Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesine başvuru yaptı.

 

****

 

Türkiye’nin geçmişinde askeri darbeler var ama darbeler birle iktidarların meşruiyetlerini kaybetmiş olmasını gerekçe göstererek yapılmıştır.

 

Öyle ki 1961 Anayasası’nın “Başlangıç” bölümünde bu gerekçe “Tarihi boyunca bağımsız yaşamış, hak ve hürriyetleri için savaşmış olan; Anayasa ve hukuk dışı tutum ve davranışlarıyla meşruluğunu kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkını kullanarak 27 Mayıs 1960 Devrimini yapan Türk Milleti” diye ifade edilmiştir.

 

2017 referandumu ile ilgili iddia doğru ise, iktidarın meşruiyetini kaybetmesi değil, gayrimeşru doğmuş olması söz konusudur. Zaten, CHP, gayrimeşru iktidar kurulmasına yeterince direnmiş olsaydı, o gayrimeşru iktidar, hiçbir zaman yargı eliyle hukuku çiğnemeye kalkışamayacaktı.

 

Yalnız, meşruiyetini kaybetmiş bir iktidara karşı direnme hakkı, 1961 Anayasası’nda var olmakla birlikte 1982 Anayasası’na konulmamıştır!

 

Ahmet Taşkın’ın “Baskıya Karşı Direnme Hakkı” makalesinde belirttiği gibi hukuk teorisinde, “Direnme hakkının varlığı için aranan ilk unsur, hukukun var olmadığı bir siyasal yapının varlığıdır. Bunun iki farklı şekilde olabileceği ileri sürülür. İlk durumda, iktidar yönetimi meşru olmayan yollardan ele geçirmiş ve yönetimini sürdürmektedir. İkinci durumda ise iktidar meşru yollardan yönetimi ele geçirmiş fakat sonradan hukukun dışına çıkmıştır. Bu durumda oluşan baskı ve zulüm boyutuna ulaşan haksızlığa karşı direnme hakkını doğuracağı kabul edilmektedir. Bu nedenle hukuk düzeninin meşruluğu, özgürlüktür. Özgürlüğü sağlayamayan hukuk düzenleri meşruiyetini yitirir. Meşru bir haktan bahsedebilmek için gereken bir diğer unsur da hukuksuzluğun zulüm ve baskıya dönüşmesidir. Her hukuksuzluk bu hakkın doğması için sebep sayılmaz. Hukuksuzlukların ağırlığı ve sürekliliği bu hakkı belirler. Buna göre, söz konusu hukuksuzluklara karşı etkili bir hukuki yol yok ise veyahut var olmakla birlikte etkili değil ise bu hakkın kullanılabilmesi gerekir.” (Vikipedi’den alınmıştır.)

 

***

 

Tabii fiili durumda, “direnme hakkımı kullanıyorum” dediğiniz zaman, meşruiyeti hiç olmadığı veya meşruiyetini kaybettiği iddia edilen iktidar, sizi kamu düzenini bozmaktan tutuklar. İşte Nepal’de direnme hakkını kullananların durumu ortada!

 

Liderlik, işte böyle durumlarda gereklidir. Bu şartlarda “mücadeleyi, hukuktan ayrılmadan sürdürebilmek”, akıllı bir strateji sahibi olmaya bağlıdır...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arslan BULUT(Yeniçağ)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —